Background Image
Previous Page  204 / 617 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 204 / 617 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2015 (119)

Serkan AĞAR

203

teyerek

” gerçekleştirdiği bir fiili sonucunda ortaya çıktığını işaret eder.

Kanun koyucunun 5520 sayılı KVK’nın 13. maddesinde tercih ettiği

ifade tarzıyla bir “

kasıt karinesi

” sevk ettiği söylenebilir. Burada “

bilme

ve isteme

” şeklinde ortaya çıkan kasıt, sadece vergi kaçırmaya yönelik

değil, aynı zamanda menfaat sağlamaya ilişkindir.

5520 sayılı KVK’nın 13. maddesinde “mal veya hizmet alım ya da

satımı” olarak sayılan işlemler bakımından “sadece kurumlar vergisi-

ne özgü” bir

kasıt karinesi

getirilmiştir. Buna göre, “mal veya hizmet

alım ya da satımı” olarak kanunda sayılan işlemler bakımından vergi

idaresinin matrah farkı takdir etmesi için mükellefin kasıtlı hareket

ettiğini ispat etmesi gerekmez. İlişkili kişiler ile maddede sayılan iş-

lemlerin gerçekleştirilmesi durumunda işlemde ivazlar arasındaki

uyumsuzluğun emsallere uygunluk ilkesine aykırılık teşkil ettiğinin

vergi idaresince belirlenmesi yeterlidir. Bunun aksini ispat külfeti mü-

kellefin üzerindedir. Mükellef burada kanuni karinenin aksini ispa-

ta yarayacak delilleri ortaya koymak durumundadır. Diğer taraftan,

maddede sayılmayan işlemler hakkında “kasıt karinesi” işletilemeye-

ceğinden, incelenen işlemin transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü ka-

zanç dağıtımına sebebiyet verebilmesi için maddede belirlenen diğer

şartların yanında vergi idaresinin bu işlemin “mal veya hizmet alım

ya da satımı” kapsamında olduğunu da ispat etmesi gerekir. Bu türden

işlemlerde transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımının

sübjektif unsuru bakımından kast karinesi işletilemez, ispat külfeti

mükelleften vergi idaresine geçer.

Kurumun ilişkili kişiler ile emsallere uygunluk ilkesine aykırı ola-

rak “mal veya hizmet alım ya da satımı” yapması, kanuna göre, bu fiili

bilerek ve isteyerek gerçekleştirdiğinin karinesidir. Bu sebeple, trans-

fer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımına sebebiyet veren

“mal veya hizmet alım ya da satımı” işlemini tespit eden vergi ida-

resinin, cezalı tarhiyat yapabilmesi için kurumun menfaat aktarımını

kasten (bilerek ve isteyerek) gerçekleştirdiğini ispat etmesi gerekmez.

Aksine mükellefin vergi ziyaı cezalı tarhiyattan kurtulmak için ivazlar

arasındaki uyumsuzluğun haklı sebeplerden ileri geldiğini ispatlama-

sı gerekir.

196

196

Öncel, a.g.e., s. 33.