

Hukuka Rağmen Kanun, Hâkimin Direnme Hakkı ya da Radbruch Formülünü Hatırlamak
612
AİHS’nin 6/3-c maddesine aykırı bulmamış ve iptal etmemiştir. Ana-
yasa Mahkemesinin gerekçesi şöyledir;
Anayasanın 36. maddesinde, herkesin, meşru vasıta ve yollardan fayda-
lanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve
savunma ile adil yargılanma hakkına sahip bulunduğu belirtilmiştir.
Buna paralel olarak düzenlenen Ceza Muhakemesi Kanununa göre, yar-
gılama sürecinde hüküm kesinleşinceye kadar şüpheli veya sanıktan müdafi
ücreti istenmemektedir. Hüküm kesinleştikten sonra ise kendisinden yargıla-
ma giderleri içerisinde müdafi ücreti istenen kimse şüpheli veya sanık değil
artık hükümlü sıfatını taşımaktadır. Düzenleme ile amaçlanan sanığa adil bir
şekilde savunma imkânlarının sağlanmasıdır. Soruşturma ve kovuşturma ev-
relerinde bu imkân sağlandıktan sonra, yardım kapsamında ödenen ücretin
yargılama gideri olarak hükümlüden tahsilinin öngörülmesinin Anayasanın
adil yargılanma hakkına aykırılığından söz edilemez.
Öte yandan, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinin
üçüncü fıkrasının (c) bendinde, her sanığın “kendi kendini savunmak
veya kendi seçeceği bir savunmacının yardımından yararlanmak ve
eğer savunmacı tutmak için mali olanaklardan yoksun bulunuyor ve
adaletin selameti gerektiriyorsa, mahkemece görevlendirilecek bir
avukatın para ödemeksizin yardımından yararlanabilmek” hakkına
sahip bulunduğu açıkça belirtilmiştir.
Buna göre, Sözleşmede ücretsiz
müdafi yardımından yararlanma koşula bağlı tutulduğundan bu hak mutlak
bir hak niteliğinde değildir.
Açıklanan nedenlerle kural Anayasa’nın 2. ve 36. maddelerine aykırı gö-
rülmemiştir. İptal isteminin reddi gerekir.”
Hukuk sistemimize göre Anayasa Mahkemesi kararı, sorunu çözen son
karardır. Ancak Yargıtay, direnme hakkı argümanını kullanmadan doğrudan
AİHS’nın 6/3-c maddesine dayanarak, mali imkânlardan yoksun olan çocuğa
atanan müdafi ücretinin, mahkûm olsa bile geri alınmasına karar verilemeye-
ceğini benimsemiştir. Yukarıda da değindiğimiz üzere Yargıtay, konuyu tama-
men Sözleşme hukuku kapsamında değerlendirmektedir ve uygulaması diren-
me kavramı ile ilgili değildir. Ne var ki üst norma aykırılık şeklindeki otantik
yorum, Yargıtay’a değil, Anayasa Mahkemesi’ne aittir. Anayasa Mahkemesi
ise, düzenlemeyi üst norma aykırı görmemiştir. Yargıtay ise Anayasa Mahke-
mesine ait olan otantik yorum hakkını kullanarak, üst norma aykırılık iddiası