Previous Page  149 / 473 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 149 / 473 Next Page
Page Background

Gümrük İşlemlerine Tabi Tutmadan Ülkeye Eşya Sokma Suçu Üzerine Bir İnceleme

148

konuda failin hareketlerinin aynı suç işleme icrası kapsamında kalıp

kalmadığı araştırılmalıdır.

105

Gümrük işlemlerine tabi tutmadan ülkeye eşya sokulması sucusu

fikri içtima açısından da özellik gösterebilir. Failin tek bir hareketle

1475-577, 30.05.2006 gün ve 173-145, 08.07.2003 gün ve 189-207, 13.10.1998 gün ve

205-304, 20.03.1995 gün ve 48-68 ile 02.03.1987 gün ve 341-84 sayılı kararlarında

“aynı suç işleme kararı” kavramından, kanunun aynı hükmünü birçok kez ihlal

etme hususunda önceden kurulan bir plan, genel bir niyetin anlaşılması gerektiği,

bu bağlamda failin suçu işlemeden önce bir plan yapmasının veya bu suça niyet

etmesinin, fakat fiili bir defada yapmak yerine, kısımlara bölmeyi ve o surette

gerçekleştirmeyi daha uygun görmesinin, hareketinin önceki hareketinin devamı

olmasının ve tüm hareketleri arasında subjektif bir bağlantı bulunmasının anlaşıl-

ması gerektiği kabul edilmiş, ilk eylemle ikinci eylem arasında makul sayılamaya-

cak uzunca bir sürenin geçmesinin, sanığın aynı suç işleme kararıyla değil, çıkan

fırsatlardan yararlanmak suretiyle suçu işlediğini gösterdiği belirtilmiştir… Suç

kastından daha geniş bir anlamı içeren suç işleme kararı, suç kastından daha önce

gelen genel bir karar ve niyeti ifade etmektedir. Önce suç işleme kararı verilmekte

ve bundan sonra bu genel kararın icrası farklı zamanlardaki suçlarla gerçekleş-

tirilmektedir. Kararın gerçekleştirilmesi için gerekli suçların her birinde ayrı suç

kastları, bir başka deyişle bir suç için gerekli olan maddi ve manevi unsurlar ayrı

ayrı yer almaktadır. Böylece suç işleme kararı denilen genel plân, niyet veya karar,

zinciri oluşturan ve her biri birbirinden bağımsız olan suçları birbirine bağlayan

ortak bir zemini oluşturur.

Suç işleme kararının yenilenip yenilenmediği, birden çok suçun aynı karara da-

yanıp dayanmadığı, aynı zamanda suçlar arasındaki süre ile de ilgilidir. İşlenen

suçların arasında kısa zaman aralıklarının olması suç işleme kararında birlik oldu-

ğuna; uzun zaman aralıklarının olması ise suç işleme kararında birlik olmadığına

karine teşkil edebilecektir. Yine de çeşitli suçlar arasında az veya çok uzun zaman

aralığının var olması, bu suçların aynı suç işleme kararının etkisi altında işlendi-

ğini ya da işlenmediğini her zaman göstermeyecektir. Diğer bir anlatımla, sürenin

uzunluğu kararın yenilendiğini düşündürebileceği gibi, kısalığı da her zaman ka-

rarın yürürlükte olduğunu göstermeyebilecektir. Diğer taraftan, hukuki veya fiili

kesintiler olduğunda farklı değerlendirmeler yapılması mümkündür. Ancak bu

değerlendirme her olayda ayrı ayrı ve diğer şartlar da dikkate alınarak yapılma-

lıdır. Bu nedenle, başlangıçta belirli bir süre geçince suç işleme kararı yenilenmiş

ya da değişmiş olur demek, soyut ve delillerden kopuk bir değerlendirme ola-

caktır. Failin iç dünyasını ilgilendiren bu kararın varlığının her olayın özelliğine

göre suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesindeki özellikler, fiillerin işlendikleri yer

ve işlenme zamanı, fiiller arasında geçen süre, korunan değer ve yarar, hareketin

yöneldiği maddi konunun niteliği, olayların oluşum ve gelişimi ile dış dünyaya

yansıyan diğer tüm özellikler değerlendirilerek belirlenmesi gerekecektir.

Görüldüğü üzere, zincirleme suçun oluşumu için işlenen suçlar arasında ne kadar

zaman geçmesi gerektiği konusunda genel ve mutlak bir kural koymak mümkün

olmadığından, hangi süre içerisinde işlenirse işlensin, işlenen suç başlangıçtaki

genel niyete veya suç işleme konusundaki tek karara dayanıyor ise zincirleme suç

hükümleri uygulanacak, ancak işlenen suç failin yeni bir suç işleme kararına da-

yanıyorsa artık zincirleme suç söz konusu olmayacaktır…” YCGK E. 2013/7-591,

K.2014/171, T. 08.04.2014

http://www.kazanci.com/kho2/ibb/files/cgk-2013-7-

591.htm (Erişim Tarihi:15.04.2015).

105

Çilesiz, 96.