Previous Page  147 / 473 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 147 / 473 Next Page
Page Background

Gümrük İşlemlerine Tabi Tutmadan Ülkeye Eşya Sokma Suçu Üzerine Bir İnceleme

146

ğı altında içtima hallerini düzenlemiştir. Bu hallerde kişi birden fazla

suç işlemesi durumunda genel ilkeye göre hareket edilmeyecek adeta

suçlar içtima hallerinin içerisinde eritilecektir. Söz gelimi, TCK m. 43

uyarınca bir kişinin, aynı suç işleme icrası kapsamında değişik zaman-

larda aynı suçu birden fazla kez işlemesi durumunda birden fazla ceza

değil verilecek cezanın artırılacağı öngörülmüştür. Yine, TCK m.43/f.

2 ve m. 44’de fikri içtima halleri hüküm altına alınmış ve bu hallerin

ortaya çıkması durumunda genel ilkenin aksine yalnızca cezaların ar-

tırılacağı veya daha ağır olan suçtan ceza verileceği düzenlenmiştir.

98

Kaçakçılık suçları açısından ise içtima hükümleri mülga 4926 sa-

yılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nun 24. maddesinde “

Bu Kanu-

nunun suç saydığı fiiller nedeniyle Türk Ceza Kanunu ve ceza öngören diğer

kanunlarda yazılı cürümleri işleyenler hakkında içtima kuralları uygulan-

maksızın her cürmün cezası ayrı ayrı hükmolunu

r” düzenlenmişti. Bu hü-

küm ile genel ilkeye istisna getiren içtima kurallarının uygulanma-

sının önüne geçilmiş ve tek bir fille hem kaçakçılık suçunun hem de

diğer ceza kanunlarda yer alan suçların birinin oluşması durumunda

her iki suçtan da cezalandırılacağı öngörülmüştü.

99

Ancak bu hüküm

özellikle zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasına engel teşkil et-

memektedir.

100

98

TCK m. 43/f. 2 de bir kişinin tek bir fiille birden fazla kişiye karşı aynı suçu işle-

mesi durumu, öğretide aynı neviden fikri içtima olarak, m. 44 de ise bir kişinin

tek bir fille birden fazla suçun oluşumuna sebebiyet vermesi farklı neviden fikri

içtima olarak adlandırılmıştır. Özgenç, s. 560 vd., Artuk/Gökcen/Yenidünya, s.

693 vd.

99

Bu hükmün müteselsil ve aynı kanun kapsamında kalan fikri içtima hükümlerine

aykırı olmadığı konusunda bkz. Tokgöz, s. 33, Erman, 79. Ayrıca, Yargıtay bu

konuda 1990 tarihinde verdiği bir kararda, “ … 1918 s. Kanunun 31. maddesinde

kaçakçılık münasebetiyle TCK’nda yazılı sair bir cürüm işleyenler hakkında içti-

ma kaidesi tatbik olunmaksızın her cürümün cezasının ayrı ayrı hükmolunacağı

öngörülmüş olup, iddianameyle kaçakçılık suçundan dava açıldığı gözetilerek,

bu suçtan dolayı yargılama yapılıp sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken,

kamu davası açılmamış eylemden dolayı TCK’nın 426ncı maddesi uyarınca yazılı

şekilde hüküm tesisi…” (7. CD. E. 1995/8663, K. 1995/ 9410, T. 27.11.1995) Erhan

Günay, Kaçakçılık Davaları Usul ve Esasları, Genişletilmiş 2. Bası, Ankara, 2000,

s. 90.

100

Erman, bu konuda Yargıtay’ın verdiği bir kararı (7. CD. E. 1978/6276, K. 1978/7010

T. 27.11.1978) şu sözlerle haklı olarak eleştirmiştir: “Bu sebepledir ki tatbikata yer

etmiş olan ve kanunun içtihatla ilga edilmesi ve yargı organının kendisini ade-

ta kanun koyucunun üstünde sayması neticesini doğuran gaip ve garip olduğu

kadar da hukuk prensipleri bağdaması imkânsız görüşe katılmamaktayız. Ger-

çekten Yargıtay ihracatçısı aynı, ithalatçısı aynı, eşyanın cins ve nev’i aynı, geliş