

Siyasî İstikrar Temelli Koalisyon Eleştirileri: Anayasa Hukuku Açısından Ampirik Bir Analiz
54
parçalanmış ve kutuplaşmış yapısı ve bunların koalisyon dönemleri
veya koalisyon tartışmalarının yaşandığı dönemler üzerindeki etki ve
yansımaları gösterilebilir.
34
Bilindiği üzere, siyasî partiler, farklı ge-
lişmişlik ve kültür düzeyine sahip olan toplumlarda, bu toplumların
yapısına uygun olarak, birbirinden oldukça farklı biçimler almakta ve
toplumsal süreçler karşısındaki tavırları da, o oranda çeşitlilik göster-
mektedir. Bu çerçevede, anayasa hukuku açısından siyasî partilerin
bütünleştirici
(integrative)
veya yarışmacı
(competitive)
bir nitelik arz
etmesi mümkündür. Bu tanıma göre, bütünleştirici partiler özellik-
le bir veya iki büyük partinin hâkim pozisyonda olduğu sistemlerde
görülmekte ve toplumun tamamının çıkarlarını temsil etme iddiası
taşımaktadırlar. Buna karşılık, yarışmacı partiler ise esas olarak ve
münhasıran toplumun belli kesimlerine yönelik politikalar üretme
eğiliminde olup; diğer kesimlere karşı daha dışlayıcı tutumlar takı-
nabilmektedirler.
35
Bu pencereden Türkiye’ye bakıldığında ise, Ülke’de
hüküm süren hızlı sosyal değişimlerin, kontrolsüz nüfus artışı ile de-
mografik hareketliliğin, bunlara bağlı toplumsal parçalanmışlığın ve
demokratik siyasî kültür eksikliğinin etkisiyle, bütünleştirici partile-
rin ortaya çıkışının zorlaştığı ve siyasî arenanın daha ziyade toplumun
bu parçalı yapısını yansıtan partiler tarafından işgal edildiği görül-
mektedir.
Bu tespitlerin, Türkiye’de 10 yıldan uzun bir süredir görülen ke-
sintisiz tek parti iktidarı gerçeği karşısında artık geçerliliklerini yitir-
dikleri de savunulabilir. Bununla birlikte, Ülke’de belli bir süre hü-
küm süren istikrarlı bir tek parti iktidarının varlığı, otomatik olarak
sistemin ağırlık merkezini oluşturan ve toplumsal dengeyi sağlayıcı
rol oynayan bir “merkez parti”nin var olduğu anlamına gelmeyebilir.
36
Zira Sartori’nin de belirttiği gibi, siyasî sistemlerde daima bir “siyasî
merkez” bulunmakla birlikte, her zaman bu merkezi dolduran bir
“merkez parti” bulunmayabilmektedir.
37
Bu durumda, bütünleştirici
34
Frank Tachau, “Turkish Political Parties and Elections: Half a Century of Multi-
party Democracy”¸ Turkish Studies, Vol. 1, No. 1 (Spring 2000), s. 143.
35
Maeridis, 1968, s. 22.
36
Türkiye’de “merkez” ve “çevre” ilişkileri ve bir sosyal bilim metodolojisi olarak
“merkez-çevre modelinin” dönüşen anlamları ile açıklayıcı gücü hakkında bkz.
Levent Gönenç, “2000’li Yıllarda Merkez-Çevre İlişkilerini Yeniden Düşünmek”,
Toplum ve Bilim, S. 105 (2006), s. 129-152.
37
Giovanni Sartori, “European Political Parties: The Case of Polarized Pluralism”,