

TBB Dergisi 2016 (124)
İbrahim KORKMAZ
115
Ceza hukukunda kuraların uygulanabilmesi için adli sicillerinin
tutulması da sağlık ile ilgili kişisel veriler gibi değerlendirilebilir. Adli
siciller ile ilgili kişisel veriler, kişilerin sosyal yaşamları ve ekonomik
durumları üzerinde ciddi sonuçlar doğurabilecek etkiye sahiptirler.
Buna benzer bir tartışma biyometrik veriler açısından da söz konusu-
dur.
155
AİHM, kişisel veriler arasında, bu verilerin kişiler üzerinde do-
ğurabilecekleri zararlara kıyasla bir ayırım yapılmasını ve bu nedenle
daha sıkı koruma tedbirleri alınmasını makul görmektedir.
156
bu enfeksiyonla ilgili verilerin gizliliğinin korunmasının özellikle önemli oldu-
ğuna değinmiştir. Mahkeme’ye göre bu tür verilerin paylaşılması, kişinin özel ve
aile yaşamının yanında sosyal durumunu ve iş durumunu da ciddi olarak etkiler.
Bunun sonucunda, kişi toplumdan dışlanma ve adının lekelenmesi tehlikesi altına
girebilir. Bu kararında AİHM, AİHS’ne taraf olan tüm devletlerin, tıbbi verilerin
gizliliğine saygı göstermek zorunda olduğunu belirtmektedir. Sadece, hastanın
özel hayatına saygı göstermek değil, hastanın tıp mesleğine ve genel olarak sağlık
hizmetlerine duyduğu güveni de koruma şarttır. AİHM’e göre; böyle bir koruma
olmazsa, tıbbi yardıma ihtiyacı olanlar, doğru tedavi görmek için ve hatta tıbbi
yardım almak için gerekli olan kişisel veya mahrem bilgileri açıklamaktan caya-
bilir; bu durumda hem kendi sağlıklarını, hem de bulaşıcı hastalıklar söz konusu
olduğunda toplu sağlığını tehlikeye atar. AİHM kararında bu tür kişisel verilere
yapılan müdahalelerin önemli bir kamu yararı bulunmadığı sürece AİHS’nin 8.
maddesine aykırı olacağını belirtmiştir., Gilles Dutertre, Avrupa İnsan Hakları
Kararlarından Örnekler, Avrupa Konseyi Yayınları, Ankara, 2003, s. 310 – 312,
(Çevrimiçi)
http://www.yargitay.gov.tr/abproje/belge/kitaplar/aihm_kararla-rindan_ornekler.pdf (Erişim Tarihi: 15 Mart 2016)¸ Küzeci, s. 237; Akgül, s. 19.
155
Küzeci, s. 237. Bu bağlamda bazı yazarlar, biyometrik yöntemler kullanılarak elde
edilen kişisel verilerin kendi aralarında herhangi bir ayrıma tabi tutulmadan de-
ğerlendirilmelerinin yanlış olacağı görüşündedirler. Cüneyd Er, Biyometrik Yön-
temler ve Özel Hayatın Gizliliği Hakkı, Parmak İzi, Göz ve DNA Tarama Gibi
Teknolojik Kimlik Denetleme Usullerinin Hukuki Statüsü, Yetkin, Ankara 2007.,
s. 115;, Leyla Keser Berber –, Murat Lostar, Bilişimde Biyometrik Yöntemler, Yet-
kin, Ankara 2006, s. 105 - 106; Küzeci, s. 238. Buna göre, örneğin işyerinde ses ve
yüz tanıma teknolojilerinin yaratacağı sorunlar, parmak izi ve DNA kayıtlarının
tutulmasından farklı değerlendirilmelidir. Çünkü burada kişinin yüz görüntü-
sü gibi, herkes tarafından bilinen, kamuya açık kişisel verilerinin iş sözleşmesi
kapsamında kayıt altına alınması söz konusudur. Bu nedenle, kişinin parmak izi
kaydı ile karşılaştırıldığında kişinin sosyal alanına daha sınırlı bir müdahale söz
konusudur.
156
Mahkeme, S. ve Marper Birleşik Krallık’a karşı davasında bu ayrıma ayrıntılı ola-
rak değinmiştir. Mahkemeye göre, hücre örnekleri, DNA profili ve parmak izi
belirli veya belirlenebilir bir kişi ile ilişkilendirildiğinde tartışmasız bir şekilde ki-
şisel veridir, ancak aralarındaki nitelik farkı dolayısıyla hücre örnekleri ve DNA
profili ile parmak izi kayıtlarını ayrı tutmak gerekmektedir. Hücre örnekleri, ki-
şinin sağlığına ilişkin bilgi içerirken, DNA profili kişinin etnik kökenini ortaya
çıkarabilir. Oysa parmak izi kayıtlarının bu şekilde bir etkisi yoktur. Bu nedenle,
AİHM’ne göre, ilgili kişinin hücre örneklerinin ve DNA profilinin bir veri ban-
kasında tutulmasının sonuçları, parmak izinin bir veri bankasında tutulmasına
kıyasla çok daha ağırdır. AİHM S. ve Marper Birleşik Krallık’a karşı Davası, Baş-