

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin İnsan Hakları ve Terörle Mücadele Hakkındaki ...
28
AİHM içtihadına göre ise, şüphenin “makul” sayılabilmesi için,
kişinin suç işlemiş olabileceği konusunda
tarafsız bir gözlemciyi
inandırabilecek fiili kanıt ya da herhangi bir belgenin bulunması
zorunludur.
18
Duygu, içgüdü, varsayım ya da önyargılara dayandırı-
lan bir gerekçeyle kişi özgürlüğünün sınırlanması mümkün değildir.
Bir kimsenin suç işlediğinden şüphe duymak için maddi bulgular yok-
sa kişi özgürlüğünden yoksun bırakılamaz. Bu çerçevede genel kabule
göre önleyici nitelikli yakalama yapılabilmesi mümkün değildir. Bir
kimse ancak belirli bir suç işleyeceğine dair somut bir şüphe varsa ve
daha sonra hakkında cezai işlem yapmak amacıyla özgürlüğünden
mahrum bırakılabilir.
19
Makul şüphe kriteri iç hukukumuzda gözaltı için CMK 91/2’de
“Kişinin bir suçu işlediği şüphesini gösteren somut delillerin varlı-
ğı”;
tutuklama için CMK 100/1’de
“Kuvvetli suç şüphesinin varlığını
gösteren olgular”
şeklinde ifade edilmiştir. Yargıtay da birçok kara-
rında somut verilerle desteklenmeyen sırf soyut şüphenin arama için
yeterli olmayacağını belirtmiştir.
20
CMK’nın 90/4 maddesine göre; “Kolluk, yakalandığı sırada kaçma-
sını, kendisine veya başkalarına zarar vermesini önleyecek tedbirleri
aldıktan sonra,
yakalanan kişiye kanunî haklarını derhal bildirir.”
makul şüphe varsa; şüphelinin veya sanığın üstü, eşyası, konutu, işyeri veya ona
ait diğer yerler aranabilir.” 21.02.2014 tarihinde “somut delillere dayalı kuvvetli
şüphe” ibaresinin 02.12.2014 tarihinde “makul şüphe” olarak değiştirilmesi
üzerine yapılan iptal istemi Anayasa Mahkemesi tarafından 23.12.2015 tarihinde
reddedilmiştir.
18
“.. Makul şüphe kavramı ilgili kişinin suçu işlemiş olmasının mümkün
bulunduğu hususunda tarafsız bir gözlemciyi ikna etmeye yetecek ölçüde yeterli
bulgu ve bilgilerin bulunduğunu varsayar. Bununla birlikte, neyin “makul”
addedilebileceği olaya ait koşulların tamamı değerlendirilerek yapılır. 30.08.1990
tarihli Fox, Campbell ve Hartley-Birleşik Krallık Kararı için bkz.:
h
ttp://hudoc.echr.coe.int/tur#{“fulltext”:[“fox,”],”documentcollectionid2”:[“
Grandchamber”,”Chamber”],”itemid”:[“001-57721”]} E.t.:29.05.2016; 19 Ekim
2000 tarihli Wloch – Polonya Kararı için bkz.:
http://www.anayasa.gov.tr/files/insan_haklari_mahkemesi/kitaplar/cezayargilamasi.pdf E.t.:29.05.2016
19
Behiye Eker Kazancı, “AİHS ve AİHM Kararları Çerçevesinde Yakalama ve
Tutuklama Koruma Tedbiri ile Kişi Güvenliği ve Hürriyetinin Sınırlandırılması”
TBB Dergisi
2012, S.98, s.82.
20
“…Bu, kolluğun bir iddiasıdır ve bu iddia ile ilgili dosyaya hiçbir bilgi ve belge
eklenmemiştir. Yani sanık hakkında olayın başında mücerret ikrarı destekleyen
makul şüphe yoktur…” Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 29.11.2005 tarihli, Esas
2005/7-144, Karar 2005/150 sayılı kararı.