

TBB Dergisi 2016 (126)
Recep DOĞAN
163
Bu bağlamda, cinsel sadakat yükümlülüğünün ihlali veya daha
cinsiyetçi bir ifade ile kadının veya erkeğin zinası, tek başına haksız
tahrik sebebi olarak kabul edilmemelidir. İngiltere’de 2010 yılında yü-
rürlüğe giren ve İngiliz haksız tahrik hukukunu yeniden düzenleyen
kanunda
67
olduğu gibi, cinsel sadakat yükümlülüğünün ihlali tek başı-
na haksız tahrik sebebi sayılmamalıdır. Cinsel sadakat yükümlülüğü-
nün ihlali, ancak çok istisnai durumlarda, cinayet öncesinde yaşanan
hakaret sayılabilecek sözler ve istismar sayılabilecek davranışların sa-
dakatsizlik ile birleşmesi durumunda dikkate alınmalıdır.
İkincisi, namus/töre cinayeti ayrımında yaşanan tereddütleri gi-
dermek ve bir standarda kavuşturmak üzere, 5271 sayılı Ceza Muha-
kemesi Kanunu’nun 62-73 maddeleri arasında düzenlenen bilirkişilik
kurumu daha etkili bir şekilde kullanılmalıdır. “Töre saiki” kavramı-
nın kapsam ve içeriğinin kriminoloji, sosyoloji veya antropoloji bili-
mince, bilimsel esaslara göre açıklanması mümkün gözükmediğin-
den, TCK’nun 82/1-k maddesinde yer alan “töre saiki” ibaresi madde
metninden çıkarılmalı, yerine “namus saiki” ibaresi eklenmelidir. An-
cak bir öldürme suçunda failin namus saikiyle hareket edip etmediği
hususunun çözümü bilirkişilere bırakılmalıdır.
Çünkü failin namus saikiyle hareket edip etmediği hususunun çö-
zümü, özel veya teknik bilgi gerektirmekte olup hâkimlik mesleğinin
gerektirdiği genel ve hukukî bilgi ile bu hususun çözülmesi mümkün
değildir. Dolayısıyla, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 63’üncü madde-
sinde düzenlenen bilirkişilik kurumu doğrultusunda, namus saikiyle
işlendiği iddia edilen her cinayette, antropolog, etnolog, sosyolog
ve psikiyatrlardan oluşan bir bilirkişi heyeti mahkemece atanmalı-
dır. Bu bilirkişi heyetinden, antropolog veya sosyologlar failin ya-
şadığı veya yetiştiği toplulukta şiddeti zorunlu kılan bir normun
olup olmadığını araştıracak, psikiyatrlar ise failin bu norma inan-
cının derecesini geliştirdikleri tutum ölçekleri ve psikolojik testler
ile tespit edeceklerdir. Bu bağlamda, Yargıtay’ın son kararlarında
geçen “toplumda öldürme beklentisinin” bulunup bulunmadığı
hususu da hâkimler tarafından çözülebilecek bir husus olmadığın-
67
The Coroners and Justice Act 2009, section 55 (6) (c).