Previous Page  220 / 437 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 220 / 437 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2016 (127)

M. Kemal KORUCU

219

tilen konumlanma noktaları için AB ÇED Yönetmeliği’nin de aynı

şekilde incelemeye tabi tutulması ile açıklığa kavuşturulmak ve

detaylandırılmak zorundadır.

3) Çalışmanın listelerdeki sektör ve alt sektör değişimleri ile ilgili

bulguları, bu çalışma kapsamında yalnızca frekans değerleri gibi

genel bir bakış açısından değerlendirilmiştir. Söz konusu bulgu-

ların bulunduğu tablolar, yazının boyutunu çok arttıracağı için

burada sunulmamıştır. Öte yandan tablolarda göze çarpan deği-

şimlerin gerçekte hangi sermaye grupları ile eşleştirilebileceğini

ortaya koyabilecek olası çalışmalar, bu çalışmanın ulaşmak istedi-

ği asıl noktayı gerçeğe dönüştürmüş olacaklardır. Bu anlamda bu

husus hala bir ödev olarak önümüzde durmaktadır.

Çalışma boyunca dikkat çekmeye çalıştığımız hususları kaba bir

örnek üzerinden değerlendirmeye çalışalım. Bir maden çıkarma faa-

liyeti söz konusu olsun. Eğer bu işe uygun ya da yapmaya talip ser-

maye grupları üzerinde bir kontrol unsuru olarak hukuku kullanmak

istiyorsam karar verici olarak öncelikle bütün yetkiyi merkezde yani

kendi üstümde toplasam iyi olur. Bu anlamda, yeni binyılla birlikte

ve özellikle 2002 Yönetmeliği sonrasında ÇED Yönetmeliği’nin temel

bileşenlerinin bu arzu doğrultusunda şekillendirildiğini göstermiştik

(bkz. Bölüm 4.1.). Ayrıca, bir başka açıdan, söz konusu iktisadi faaliye-

tin herkes tarafından ve istendiği zaman yapılmasını engellemek du-

rumundayımdır. Faaliyet hiç kimse tarafından yapılamamalı, benim

istediğim herkes tarafından ise yapılabilmelidir. Dolayısıyla bu faali-

yet biçimini bir yönetmelik uygulamasıyla (burada “ÇED Gerektirir”

şeklinde) kontrol altında tutmam son derece işlevseldir. Ama bu yeterli

olamaz zira bu durumda koşulları sağlayan ve uygun bir rapor hazır-

layan her girişimci bu faaliyeti yapabilme hakkına sahip olacaktır. O

halde ikili bir kapsam ya da hiç değilse somut bir rapor sunmaktansa

muğlaklık tarafından inşa edilen bir ön araştırma kavramını kullan-

mam da son derece kullanışlı olabilir. İşte bu, eğer ilk koşul çok sıkıysa

ön araştırma ya da ikili kapsam yönünde yapabileceğim pozitif bir ba-

sınç anlamına gelir (bkz. 2002 yönetmeliği). Fakat bu da yetmeyebilir.

Bazı “olağanüstü durumlar” tanımlamak suretiyle kontrolü elimde

tutmaya çalışsam iyi olur (bkz. 2003 yönetmeliği). Peki, bu seçenekler

sınırlarına dayandığında ne yapabilirim? Mevcut karar verme biçim-

leri bize 2 ekstra seçenek göstermiş gibi görünüyor. İlk seçenek söz