Previous Page  364 / 545 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 364 / 545 Next Page
Page Background

363

TBB Dergisi 2017 (128)

Hasan DURSUN

ların sağlanmasının gerekli olduğunu savunmaktadır. Yazar, küçük-

burjuvanın, feodal mutlakiyetçiliğin boyunduruğu altında bir burjuva

düzeyine yükselmesi gibi serflik döneminde serfin kendisini komün

üyeliğine yükselttiğini, buna karşın, çağcıl emekçinin ise sanayinin

ilerlemesiyle birlikte yükseleceği yerde gittikçe daha çok kendi sınıfı-

nın varoluş koşullarının altına düştüğünü, sadakaya muhtaç hale gel-

diğini, söz konusu muhtaçlığın, nüfustan ve servetten daha hızlı geliş-

tiğini belirtmektedir. Yazar, burjuvazinin artık toplumda egemen sınıf

olarak kalmak ve kendi sınıfının varoluş koşullarını topluma belirle-

yici yasa olarak dayatacak durumda olmadığının açıkça ortaya çıkaca-

ğını, onun, egemenliğini sürdürecek durumda olmadığını, zira kölesi-

ne, köleliği çerçevesinde bir varoluş sağlayacak durumda olmadığını,

çünkü kölesini, onun tarafından besleneceği yerde, kölenin burjuvazi-

yi beslemek zorunda kaldığı bir duruma düşürmeden edemeyeceğini,

toplumun bu burjuvazinin egemenliği altında artık yaşayamayacağı-

nı, diğer deyişle, onun varoluşunun toplumla artık bağdaşmayacağını

vurgulamaktadır.

36

Marx, kapitalist düzende ücretli emeğin ortalama fiyatının asgari

ücret olduğunu, daha açık bir deyişle, emekçiyi bir emekçi olarak ya-

şatmak için zorunlu olan geçim araçları miktarı olduğunu, böylelikle

ücretli emekçinin kendi emeği aracılığıyla mülk edindiği şeyin kendi

yaşamını kıt-kanaat sürdürmeye ve yeniden üretmeye ancak yeteceği-

ni ifade etmektedir.

37

36

Marx ve Engels, Komünist Manifesto ve Komünizmin İlkeleri, s. 129-130.

37

Marx ve Engels, Komünist Manifesto ve Komünizmin İlkeleri, s. 133. Nitekim

Engels tarafından kaleme alınan Komünizmin İlkelerinde daha açık bir şekilde;

emeğin herhangi başka bir meta gibi bir meta olduğu, fiyatın da herhangi bir baş-

ka metanın fiyatını belirleyen aynı yasalarca belirlendiğini, ikisi de aynı kapıya

çıkan büyük sanayinin ya da serbest rekabetin egemenliği altındaki bir metanın

fiyatının ortalama olarak her zaman o metanın üretim maliyetine eşit olduğunu

belirtmektedir. Yazar, kapitalist düzende emeğin fiyatının da aynı şekilde eme-

ğin maliyetine eşit olduğunu, emeğin üretim maliyetinin ise bütünüyle, işçinin,

kendisini çalışabilir bir durumda tutmak ve işçi sınıfının yok olmasını önlemek

için gereksindiği geçim araçları miktarından ibaret olduğunu ifade etmektedir.

Daha açık bir deyişle yazar, işçinin emeği karşılığında, bu amaç için gerekli olan-

dan daha fazlasını almayacağını, emeğin fiyatı ya da ücretin geçim için gerekli en

düşük miktar olacağını savunmaktadır. Yazar, işlerin kimi zaman iyi, kimi zaman

ise kötü olmasına göre işçinin de iyi durumda daha fazla, kötü durumda ise daha

az ücret alacağını, bu durumun fabrika sahibinin kendi metası karşılığında bir

durumda daha fazla, öteki durumda az almasına benzetilebileceğini ifade etmek-

tedir. Bununla birlikte yazar, fabrika sahibi nasıl ki işlerin iyi olduğu zaman ile