

507
TBB Dergisi 2017 (128)
Fatih KESKİN
madığından Hareket de bu kültürü benimsemiş görünmektedir. Parti
olmadığını, benzer çıkarları paylaşanların birlikteliği ve etkinliklerin
üssü olduğunu ifade eden Harekette Grillo’nun baskın konumu hiçbir
şekilde eleştiriye açık değildir. Gösterinin unsurlarını ve sanatçı kişi-
liğini kolaylıkla politikaya aktaran Grillo popülist tarzıyla politikayı
basitleştirilmiş mübalağayla, abartarak, açık dost-düşman şemasını
kullanarak ve tüm İtalyanlar’ın “gerçek” çıkarlarını temsil ettiğini ileri
sürerek yürütmektedir.
Buna rağmen bir bütün olarak toplumsal hareketlerin demokrasi
tartışmalarında olumlu itici güç olduğu; temsil, katılım ve farklı türden
yönetim konularında uygulanabilir alternatifler sunduğu belirtilmeli-
dir. Buna göre doğrudan demokrasi, taban demokrasisi, süreyle sınır-
lanmış ve devredilebilir vekillik, görev ve vekâletin ayrımı, seçim lis-
telerinin çeşitlenmesi ya da kaldırılması, üyelerin daha güçlü katılımı
gibi krizin politik düzlemdeki göstergelerine yanıt olabilecek öneriler
ve uygulamalar geliştirilmiştir. Bu nedenle parlamenter demokrasinin
krizine dair söylemin yaygınlığına ve etkisine karşılık karşıt eğilimlerin
yani demokrasinin kendi içinden geliştirdiği yaratıcı iradeye ve alter-
natif inisyatiflere dair incelemelerin artması gereğine inanılmaktadır.
Bu bağlamda geleneksel olmayan katılım biçimlerine, sol ve feminist
gruplara, sendikal örgütlenemelere yeniden yönelmek yararlı sonuçlar
doğurabilir. Dahası son yıllarda bazı politik partiler de bu argüman-
lardan esinlenmekte ve programlarına uyarlamaktadırlar. Dolayısıyla
bu tür protesto ve örgütlenme biçimlerinin taleplerinin ve önerilerinin
iyimser demokrasi söyleminin geliştirilmesine katkıda bulunabileceği
kabul edilebilir görünmektedir. Peki bu katkı nasıl sağlanabilir?
Belki kamusalla özel, politikayla ekonomi arasındaki ilişkiler yeni-
den düzenlenebilir. Neoliberal politikanın en uç noktasına sürüklediği
pazar biçimli toplumsallaşma tarzı geniş kesimlerce geri kazanılabilir,
toplumsal ve dayanışmacı bir anlayışla değiştirilebilir. Neoliberalizmin
bireyselci rekabet anlayışına evrensel haklar ve kolektif gereksinimler-
le karşılık verilebilir. Ancak böyle bir dönüşüm yalnızca toplumsal güç
ilişkilerinin değişimini değil, aynı zamanda alışılagelen davranış, tüke-
tim ve değer kalıplarının terk edilmesini de öngörmelidir. Böylesine bir
toplumsal değişimi yerleşik kurumların yalnızca iktidara odaklanan
stratejileriyle gerçekleştirmek güç olduğundan toplumsal inisyatiflerin
ve yeni fikirlerin kullanımına gereksinim duyulacaktır