

87
TBB Dergisi 2017 (130)
Gonca EROL
Öncelikle tedbir, bir hakkın telafisi mümkün olmayan bir biçim-
de zarar görme tehlikesine karşı önleyici bir usuldür ve bu bakımdan
aciliyet gerektiren durumlarda gündeme gelir. Bu nedenle tedbir is-
teminin de ivedilikle incelenmesi gerekir. AYM’nin şimdiye kadar
ki uygulaması, mahkemenin bu gerekliliğe özen gösterdiğini ortaya
koymaktadır. Ancak yasa ve içtüzükte tedbir kararlarının esas incele-
me aşamasında alınacağına ilişkin mevcut hüküm ile, pratikte kabul
edilebilirlik kararlarından önce tedbir kararının alınıyor olması, her
ne kadar uygulama tedbirin amacı bakımından yerinde bir uygulama
olsa da, çelişkili bir görünüm ortaya çıkarmaktadır. Bu uyumsuzlu-
ğun giderilmesi gerekir.
Bunun yanında yasada bu yönde bir sınırlama öngörülmemiş ol-
masına karşın içtüzüğün tedbir kararlarını, kapsamına giren haklar
bakımından sınırlayan bir düzenlemeye yer vermesi de içtüzüğün açık
biçimde yasaya aykırılığı durumunu ortaya çıkarmaktadır. AYM de
uygulamasında tedbirin haklar bakımından kapsamını içtüzüğü esas
alarak dar yorumlamaktadır. Ancak tedbir kapsamındaki hakların iç-
tüzükte öngörülen doğrultuda dar bir biçimde yorumlanıyor olması
tedbirin amacı ile çelişen sonuçların ortaya çıkmasına sebep olabilir.
Neticede tedbir kurumunun getirilmesinde amaç, birtakım haklara
ayrıcalık sağlamak değil, bireysel başvuru yolu ile korunmak istenen
hak ve özgürlüklerin, mahkeme bir karar veremeden evvel ihlal edil-
mesini ve bunun sonucunda mahkemenin vereceği kararın anlamı-
nı yitirmesini önlemektir. Böylesi durumların özellikle yaşam hakkı
ve maddi ve manevi bütünlüğün korunması hakları bakımından söz
konusu olacağı açıktır ancak bunlarla sınırlı olduğu da söylenemez.
Mahkemenin her somut olayın özelliklerine göre tedbiri gerektiren te-
lafisi mümkün olmayan bir ihlal tehlikesinin bulunup bulunmadığını
değerlendirmesi tedbirin niteliği ve amaçları bakımından daha yerin-
de olacaktır. İçtüzük hükmü bunun önünde bir engel gibi gözükse de,
6216 sayılı yasada bu yönde herhangi bir sınırlama bulunmamaktadır.
Kaynakça
AİHM tarafından geçici tedbirlere ilişkin hazırlanmış tematik bilgi notu, Nisan 2016.
http://www.echr.coe.int/Documents/FS_Interim_measures_ENG.pdfAİHM Başkanı tarafından hazırlanmış geçici tedbilere ilişkin “Uygulama Yönergesi”
http://www.echr.coe.int/Documents/PD_interim_measures_ENG.pdf