Previous Page  52 / 405 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 52 / 405 Next Page
Page Background

51

TBB Dergisi 2017 (131)

Murat GÜVEN

gibi tarihin birçok evresinde tartışılmış bir konudur. Bu tartışmaların

bir tarafı doğal olarak onu savunan taraf; diğeri de reddeden taraf ola-

rak yerini almıştır.

Ötanaziyi savunan, onu suç saymayan görüşün temel materyal-

lerinde; failin davranışının, mağdura acı vermek değil, onun acılarını

tatlı bir şekilde sona erdirmek olduğu belirtilmiştir. Hastasını rahata

kavuşturan hekim, insani ve ahlaki bir amaçla hareket etmiştir.

48

Ta-

lep üzere birisini öldüren kişinin niyetinde kötülük ve başkasına zarar

verme kastının olmadığı, ölmek isteyenin hayattan ve gelecekten bir

beklentisinin bulunmadığı ve özellikle de iyileşmesinin imkânsız ol-

duğu durumlarda bir hastanın yaşamına son verilmesinde, failin mağ-

dura iyilik yaptığı gerekçeleriyle; rıza ile öldürme fiilini gerçekleştiren

kişilere ceza verilmemesi gerektiği, doktrinde birçok kişi tarafından

ileri sürülen bir görüştür.

49

Gene bu konuyla ilgili diğer bir gerekçe de: “Madem ötanazi inti-

har olarak algılanıyor, intihar söz konusu iken cezai açıdan bir hal ge-

rektirmeyen kanunlar neden kişinin talebinden ötürü öldürme eylemi-

nin başkasına yaptırılmasını ‘kasten adam öldürme’ olarak algılıyor?”

sorusundan kaynaklıdır.

50

Aslında bu gerekçe teorik olarak doğru bir

mantık barındırmaktadır. Çünkü nihayetinde bir fikir tartışılırken ta-

raflara ait argümanlar kendi içerisinde de değerlendirilirse ancak bir

şey ifade edebilir. Burada da intihar eşittir ötanazi diyen bir görüş,

bundan ortaya çıkacak sonuçları da tutarlı bir anlayışla kabul etmeli

hatta bunu savunmak durumundadır. Aksi takdirde kendi içsel çeliş-

kileri o düşünceyi her platformda çürütmeye maruz bırakır.

Doktrinde bir başka önemli görüş de illiyet bağı eksenli olandır. Bu

görüşe göre; ölüm, hekimin eylemi ile değil, bundan önce beliren has-

talık neyse ondan ötürü meydana gelir; çünkü ötanazi hasta yönünden

değerlendirilince ortaya, “bitkisel bir hayat sahibi, içgüdülerden uzak,

ölüme kadar kaderi sadece uyumak ve yatmak olan, yemek yerine ilaç

alan, su yerine serumlarla hayatını idame ettiren, her daim ızdırap sa-

48

Sulhi Dönmezler/Sahir Erman, Nazari ve Tatbiki Ceza Hukuku, Beta Basım,

İstanbul, 1997

49

Doğan Soyaslan, Ceza Hukuku Özel Hükümler, Savaş Yay., Ankara, 1999

50

Oktay Bahadır, Yaşama Hakkı, Adalet Yay. Ankara, 2009