

46
Ötanazi Hakkına Dair Genel Bir Değerlendirme
bunun çok daha ötesindedir. Bu sebeplerden ötürü dünya genelinde
birçok disiplinde klasik anlamda kullanılan ötanazi kavramı yerini
daha kabul edilebilir bulunan pasif ötanaziye bırakmıştır.
Genel olarak tıp camiası da pasif ötanaziyi, aktif ötanaziye naza-
ran çok daha kabul edilebilir bulmaktadırlar. Ayrıca ötanazinin Hol-
landa gibi kesin olarak kabul edilmediği birçok Avrupa ülkesinde ve
Amerika’da pasif ötanazi ile ilgili konular konunun boyutu ve şartları-
na göre mahkeme kararları ile serbest hale getirilmeye başlanmıştır.
37
Türkiye’de daha önce belirttiğimiz gibi aktif ötanazi kasten adam
öldürme suçu sayılmış olup, pasif ötanazide; hekimin hastanın ölece-
ğini öngörmesine rağmen, hastanın talebi üzerine tedaviyi sona erdir-
mesi, taksirle adam öldürme suçunu oluşturmaktadır. Tabi burada
taksirle adam öldürme suçunun şartlarına bakacak olursak, Türk Ceza
Kanunu’na (TCK) göre taksire:
“Dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık
dolayısıyla, bir davranışın suçun kanunî tanımında belirtilen neticesi öngö-
rülmeyerek gerçekleştirilmesidir.”
denilmiş olup, kişinin talebi neticesi ile
tedaviyi sürdürmemenin ne kadar bu tanımın içine girdiği tartışmaya
açıktır. Ayrıca burada belirtilmesinde yarar olan bir konu daha var ki,
o da; Sağlık Bakanlığı’nın 1998 yılında yayımlamış olduğu “
Hasta Hak-
ları Yönetmeliği
”dir. Buna göre tedavi başlamadan tedaviye rıza gös-
termeme mümkündür. Buradan çıkan sonuç ise hastalık ölümcül olsa
dahi tedaviye başlanması hastanın rızasına bağlıdır. Tedaviye başlan-
dıktan sonra tedaviyi reddetme hakkı ise yoktur. Aynı yönetmeliğin
13. maddesinde ise ötanazi ile ilgili olarak:
“Ötenazi yasaktır. Tıbbi ge-
reklerden bahisle veya her ne suretle olursa olsun, hayat hakkından vazgeçi-
lemez. Kendisinin veya bir başkasının talebi olsa dahi, kimsenin hayatına son
verilemez.”
denilmiştir. Tabii ki burada işin felsefi kısmında zannımca
ciddi çelişkiler mevcuttur. Çünkü bir yandan pasif ötanaziye kapı ara-
lanmışken diğer yandan ötanazinin topyekûn yasaklanması hususu
konusunda kani olunmuştur Bu çelişkilerin sebebi de konuya yönelik
tartışmalara çok yer verilmemesinden kaynaklıdır. Basit bir varsayım
yapacak olursak; hastanın uzman bir doktor olup, hastalığının belirti-
lerinin kaçınılmaz olarak ölümle neticeleneceğinin farkında olması ve
bundan dolayı da tedavi olmaya gerek duymamasında sorun olmaya-
37
Faruk Aşçıoğlu/Jale Bafra/Çetin Seçkin, Yaşamsal Desteklerin Kesilmesi ya da
Sınırlandırılması,
ATD
, İstanbul, 1995