Previous Page  271 / 417 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 271 / 417 Next Page
Page Background

270

Türkiye’de Rekabet Mahkemelerinin Kurulması Çok Mu Uzak Bir İhtimal?

V. Nasıl Bir Rekabet Mahkemesi Kurulmalıdır?

A. Önerilen Senaryo: Rekabet Mahkemelerinin İlk Derece

Mahkemesi Derecesinde Kurulması

1. Rekabet Mahkemeleri İçin Adli Yargı Çatısı

Rekabet mahkemelerinin nasıl olmasına ilişkin ilk akla gelen ve

en radikal model bunların “ilk derece mahkemesi” derecesinde ku-

rulmasıdır. İlk derece mahkemeleri, davanın ilk kez görülerek karara

bağlandığı ve verdiği kararlara karşı üst derece mahkemelerine ve ko-

şulları varsa yüksek mahkemeye başvurulduğu mahkemelerdir.

78

Re-

kabet mahkemeleri ilk derece mahkemesi olarak örgütlenecek olursa

RK kararlarına karşı açılan iptal davaları ile rekabet ihlallerinde zarar

görenlerce doğrudan (

stand-alone action

) veya RK tarafından verilen bir

ihlal kararının ardından (

follow-on action

) açılan tazminat davaları ilk

olarak rekabet mahkemeleri tarafından karara bağlanacaktır. Rekabet

mahkemelerinin kararlarına karşı üst derece mahkemelerine istinaf,

yüksek mahkemeye de temyiz yoluna başvurulabilecektir.

Rekabet mahkemelerinin, ilk derece mahkemesi derecesinde kurul-

ması durumunda söz konusu mahkemelerin adli yargı çatısı altında mı,

yoksa idari yargı çatısı altında mı olması sorusu gündeme gelecektir.

Öncelikle konusunu iktisadi faaliyetlerin oluşturduğu rekabet huku-

kunun süjeleri, ağırlık olarak özel hukuk gerçek ve tüzel kişileridir.

79

Bunun dışında, RK’ya bildirilmesi gereken birleşme ve devralma işlem-

lerinde ortaklık yapılarının belirlenmesinde özel hukukun bir dalı olan

ticaret hukukunun belirgin bir rolü bulunmaktadır.

80

Ayrıca, rekabet ih-

lalinden doğan tazminat sorumluluğu, özel hukuktaki “haksız fiil” esa-

78

Medeni usul hukukunda ilk derece mahkemesine alternatif olarak “bidayet mah-

kemesi”, “hüküm mahkemesi” veya “yerel (mahalli) mahkeme” ibareleri de kul-

lanılmaktadır. Bkz. Arslan/Yılmaz/Taşpınar Ayvaz, s. 85.

79

Serbest piyasa ekonomilerinde iktisadi faaliyette bulunanlar ise özel teşebbüsler-

dir. Bu itibarla rekabet hukuku, piyasada serbest ve adil rekabet düzenini sağ-

lamak amacıyla özel teşebbüslere uygulanan kurallar bütünüdür. Şüphesiz bu

kurallar kamu teşebbüslerine de uygulanabilir niteliktedir. Zira 4054 sayılı Kanun

kapsamında kamu ve özel teşebbüs ayrımı yapılmamaktadır.

80

Ateş, s. 351 (“...teşebbüslerin birleşme ve devralma işlemleri... gibi konularda eko-

nomik bütünlük, tek kontrol, ortak kontrol, belirleyici etki, ciro gibi bazı rekabet

hukuku kavramlarının yorumunda ticaret hukuku mevzuatı, uygulaması ve öğ-

retisinden de önemli ölçüde yararlanılabilmektedir.”)