Previous Page  276 / 417 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 276 / 417 Next Page
Page Background

275

TBB Dergisi 2017 (132)

Ahmet Fatih ÖZKAN

oluşmuşsa da tazminata hükmetmelidir. Eğer RK konuyla ilgili olarak

şikâyetin reddine (veya soruşturma sonucu bir ihlalin bulunmadığına)

karar vermişse, davacı ya bu karara karşı doğrudan iptal davası açmalı

ya da açtığı tazminat davası kapsamında tazminat talebinden önce ilk

olarak RK kararının iptalini rekabet mahkemesinden talep etmelidir.

Başka bir alternatif olarak, RK’nın konuyla ilgili olarak verdiği bir

ihlal kararının bulunması halinde, rekabet mahkemelerinde açılacak

tazminat davasında ilgili karar rekabet ihlalinin varlığına ilişkin bir

“takdiri delil”

95

oluşturmalıdır (

prima facie evidence

). Bilindiği üzere

mahkemelerin verdikleri kararlar, “kesin hüküm” halini aldıktan son-

ra hukuk âleminde ve bu arada diğer mahkemeler nezdinde “kesin

delil” olarak değerlendirilirken, mahkemeler dışında kuruluşların, ör-

neğin kamu kuruluşlarının, verdiği kararlar ise mahkemeler nezdinde

ancak “takdiri delil” olabilir. Buradan hareketle RK’nın ihlal kararla-

rı, rekabet mahkemelerinde görülecek tazminat davalarında yalnızca

“takdiri delil” olabilecektir. Yani rekabet mahkemeleri, RK’nın ihlal

kararıyla hukuken bağlı olmayacak ve gerektiği takdirde bunun ak-

sini kararlaştırabilecektir. RK’nın ihlal kararının takdiri delil olması

sonucu, ihlalin bulunmadığını iddia eden davalı bu iddiasını ispat ile

yükümlü olacaktır.

96

Literatürde RK kararlarının kesin delil olmasına sıcak bakılma-

rülen kamusal menfaati sağlamak amacıyla, rekabet mahkemesi tarafından ve-

rilen ihlal kararının gereğini yerine getirmek üzere teşebbüslerin bir önceki mali

yıldaki ciro bilgileri ile ağırlaştırıcı ve hafifletici nedenleri de dikkate alarak teşeb-

büslere idari para cezası uygulamasının uygun olacağı ileri sürülebilir.

95

Bir delil eğer hâkimi bağlayıcı nitelikte ise kesin delil, eğer hâkim tarafından ser-

bestçe değerlendirilebiliyor ise takdiri delildir. Arslan/Yılmaz/Taşpınar Ayvaz,

s. 384-385.

96

Belirtmek gerekir ki bu uygulama mehaz mevzuatla da uyumlu olacaktır. Yuka-

rıda adı geçen 2014/104 sayılı Rekabet İhlalinden Doğan Zararların Tazminine

İlişkin Direktif’in kabul edilmesiyle birlikte AB düzeyinde rekabet otoritelerinin

verdiği ihlal kararlarının, tazminat davaları kapsamında delil olma konusu net

kurallara bağlanmıştır. Söz konusu direktifin 9. maddesinin 1. fıkrasına göre bir

üye devletin kendi rekabet otoritesinin verdiği ihlal kararları, o üye devletin ken-

di mahkemelerinde görülen tazminat davaları kapsamında kesin delil olarak de-

ğerlendirilmektedir. Direktifte bu husus “aksi kanıtlanamayacak biçimde ortaya

koyulmuş” (irrefutably established) şeklinde ifade edilmiştir. Direktifin 2. fıkrası

uyarınca ise başka üye devletlerin rekabet otoriteleri tarafından verilen ihlal ka-

rarları, bir üye devletin kendi mahkemelerinde görülen tazminat davaları kapsa-

mında en azından takdiri bir delil (prima facie evidence) olarak değerlendirilmek-

tedir.