Previous Page  629 / 685 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 629 / 685 Next Page
Page Background

628

Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları Uyarınca ...

arasında uygun illiyet bağının olması

276

ve salt (münhasıran) bu ne-

denle rizikonun gerçekleşmesi gerekmektedir.

277

Hâkim önüne gelen

olayda, uygun illiyet bağının bulunup bulunmadığı konusunda ay-

bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp,

değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre,…. Y. 17.

HD., 24.06.2014 T., E: 2013/9634, K: 9903 (Legalbank)’; ‘…kazanın oluşumunda

sigortalı araçta istiap haddinden fazla yolcu alınmasının etkisi olmadığı kesin-

leşmiş olması ve sigorta şirketinin dayandığı poliçe genel koşullarının 4/e mad-

desindeki rücu koşullarının oluşmadığı sabit olması karşısında davanın reddine

karar vermek gerekirken… Y. 11. HD., 08.03.1999 T., E: 1998/10065, K: 1847 (Ulaş,

s. 1035 - 1036)’.

276

‘…Bu durumda mahkemece istiap haddinden fazla yolcu alınması ile kazanın

meydana gelmesi arasında uygun nedensellik bağının bulunup bulunmadığı ko-

nusunda ek bilirkişi raporu alınarak sonuca göre karar verilmesi gerekirken,.. Y.

11. HD., 02.03.2009 T., E: /200713595, K: 2298 (Gökcan, s. 933)’.

277

Bkz. Y. 11. HD., 05.07.1999 T., E:4361, K: 6300 (Gökcan, s. 91 ve dpn. 66); Y. 17.

HD., 19.02.2013 T., E: 10264, K: 1983 ve Y. 17. HD., 10.06.2013 T., E: 2638, K: 8819

(Zekeriya Yılmaz, s. 1151 – 1153). ‘…mahkemece alınan ilk bilirkişi raporunda

rizikonun aşırı yüklemeden değil, araç şoförünün viraja aşırı süratlı girmesinden

doğduğunu açıklamıştır. Bu rapora itiraz üzerine, teknik sahada uzman bir bilir-

kişiden alınan raporda ise, rizikonun asıl gerçekleşme sebebi ilk rapora uygun bir

şekilde araç şoförünün viraja aşırı süratli girmesinin neden olduğu açıklandıktan

sonra, aşırı yüklemenin aracın devrilmesinde kolaylaştırıcı rol oynadığını açıkla-

mış bulunmaktadır. Kısacası, her iki raporda da araç devrilmesinin yani rizikonun

asıl sebebinin sürücünün viraja aşırı süratle girmesi olarak kabul edilmektedir.

Dairemizin yerleşik uygulamasına göre, bu gibi hallerde rizikonun sigorta temi-

natı dışında kalabilmesi için, riziko ile teminat dışı bırakılan husus veya eylem

arasında uygun illiyet bağı olması ve rizikonun münharısan bu sebeple oluşması

gerektiği aranmaktadır. Yukarıda açıklanan bilirkişi raporlarında ise, rizikonun

asıl sebebinin aşırı yükleme olmadığı açıklandığına göre, bu hasarın sigorta te-

minatı için kaldığının kabulü gerekir. Y. 11. HD., 10.10.1997 T., E: 6225, K: 6841

(Kazancı İçtihat)’; ‘… taraflar arasındaki kasko sigorta sözleşmesinin ayrılmaz bir

parçası olan poliçe genel şartlarının anılan maddesi ile aracın ruhsatında belirtilen

istiap haddinden fazla yük ve yolcu taşınması halinde oluşan hasar ve ziyalar si-

gorta güvencesi dışında bırakılmıştır. Ancak, Dairemiz alkollü araç kullanma hal-

lerinde olduğu gibi, bu istisna hükmünü uygularken, gerçekleşen riziko ile istiap

haddinden fazla yük ve yolcu taşıma arasında uygun nedensellik ( illiyet ) bağının

bulunmasını ve ancak kazanın salt bu nedenle meydana gelmesi koşulu ile riziko

ve hasarın sigorta güvencesi dışında olduğunu kabul etmektedir. Oysa 4.6.1999

tarihli uzman bilirkişi raporunda istiap haddinin aşılması ile kaza arasında doğ-

rudan sebep - sonuç ilişkisi bulunmadığı saptandığına göre, davanın ( 746.605.000

) TL üzerinden kısmen kabulü gerekirken, değinilen gerekçelerle yazılı biçimde

karar verilmesi doğru görülmemiştir... Y. 11. HD., 20.06.2000 T., E: 6225, K: 6841

(Zekeriya Yılmaz, s. 1151)’. Bu son karar YGK tarafından onaylanmıştır. Karar

için bkz. Y.HGK, 05.12.2001 T., E: 11-1109, K: 1108 (Kazancı İçtihat). ‘Dairemizin

yerleşik uygulamalarında belirtildiği gibi, riziko ile istiap haddinden fazla yük ve

yolcu taşıma arasında uygun illiyet bağının bulunması ve kazanın münhasıran

bu nedenle meydana gelmesi gerekmektedir. Y. 11. HD., 01.05.2006 T., E: 5077,

K: 4916 (Gökcan, s. 939)’. Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamasının bu yönde olduğu

hakkında bkz. Zekeriya Yılmaz, s. 1150. Ayrıca bkz. Yılmaz, s. 308.