

425
TBB Dergisi 2018 (134)
Bedia GÜLEŞ
Denkleştirme, mirasbırakanın sağlığında kanunî mirasçılarından
birisine sağlararası nitelikteki bir tasarrufuyla yaptığı kazandırmanın,
onun ölümünden sonra, kanunî mirasçı sıfatı kazanmış diğer kimse-
lerle kazandırma yapılan mirasçı arasında eşitliği sağlamak için tere-
keye iade edilmesini ifade eder. Bu itibarla denkleştirme net terekenin
yeniden belirlenip payların eşitlenmesi işlemidir.
Denkleştirme hem sağlararası işlemlerle teması hem de ölümden
sonra talep edilebilmesi ve işleme konulabilmesi açısından kendine
has özellikleriyle bir şekilde benzediği pek çok kurumdan ayrılmakta-
dır. Ancak yine de bu karma özelliğinden dolayı hukukî niteliği konu-
sunda doktrinde tartışma mevcuttur. Hâkim görüş denkleştirme bor-
cunun kanundan ve/veya mirasbırakanın iradesinden kaynaklanan
şahsî bir borç olduğu yönündedir.
Denkleştirme TMK m. 669 ve devamı maddelerde düzenlenmiş
bulunmaktadır. TMK m. 669’da denkleştirmenin genel kaidesi ve ta-
rafları düzenlenmiştir. Maddeden hareketle denkleştirmeye konu ola-
bilecek kazandırmalar yalnızca sağlararası kazandırmalar olup, ölüme
bağlı tasarruflarla denkleştirme ilgilenmez. Diğer yandan kazandırma
miras bırakan öldüğünde kanunî mirasçı sıfatı kazanmış bir kimseye
ve onun miras payına mahsuben yapılmış olmalıdır. Ayrıca sağlara-
rası kazandırma mirasbırakanın malvarlığından yapılmış olmalıdır ki
diğer mirasçılar aleyhine eşitsizliğe sebep olup, kazandırma denkleş-
tirme kapsamında değerlendirilebilsin.
Kazandırmanın, miras payına mahsuben yapılmış olması, denk-
leştirme işlemine girişilebilmesi için olmazsa olmaz unsurdur. Bir
kazandırmanın miras payına mahsuben yapılıp yapılmadığını belirle-
mede ilk kıstas, mirasbırakanın bu yöndeki iradesidir. Miras payını aş-
mayan kazandırmalar ve altsoy mirasçılar için bu iradenin açık olması
gerektiği ifade edilmektedir. Altsoy dışındaki mirasçıları denkleştirme
yükümlüsü kılmak için ise hâkim görüş olarak böyle bir şart aranma-
dığı ifade edilmektedir. Miras payını aşan kazandırmalarda da lehine
tasarrufta bulunulan kanunî mirasçı, aşan kısmın kendisinde kalması
gerektiği yönündeki mirasbırakanın iradesini ispat ederse, aşan kısım
da mirasçıda kalacaktır.