

TBB Dergisi 2011 (96)
Güney DİNÇ
15
üniversiteye giremezdiniz. Şimdi ise her şey dört senelik üni-
versite tahsiline bağlanmış durumda. Elbette çok iyi yetişmiş
gençler var, ama bunun için özel çaba harcamaları, kendilerini
geliştirmeleri gerekiyor.
Ceza Yargılaması
●
İktidarlar gelip geçicidir. Ama bazı şeyler kalıcıdır.. Örneğin
sıkıyönetim mahkemelerinin eylem birliği gerekçesiyle herke-
si bir davada toplaması. Herkesin yaptığı fiilleri toplu halde
değerlendirmek ve her eylemi kendi çerçevesinden çıkarmak.
Hükümete hakaret ettiği iddia edilen bir kişiye
“hayır sen ha
karet amacıyla değil, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ıskat etmek
için hareket ediyorsun.”
diyorsun. Veya banka soyan bir adamı
gasp fiili yerine eski TCK.’nın 146., şimdiki 309. madde hük-
müne muhalefetten yargılıyorsun, olmaz..
●
12 Mart 1971 darbesinden sonra İzmir Barosu olarak herkes
işlediği suçtan yargılansın, dedik. O dönemde Askeri Savcılık
bir görüş yazdı. Askeri Yargıtay Genel Kurulu da karar ver-
di. Her sanığın cürmü aynı kast altında toplandı ve yeri geldi,
demek kurmak bile TCK.’nın 146. maddesinin ihlali olarak de-
ğerlendirildi. Böylece ceza hukukunun birçok temel kavramı
ortadan kaldırıldı. Bence Türk hukukunu asıl çıkmaza sokan
bu gibi uygulamalardır. Bilindiği gibi bizim hukukumuz
“ya
kın illiyefi kabul eder. “Sebep olmak” ayrı bir şeydir, “işlemek” ayrı.
“Sen öyle bir ortam yaratıyorsun ki, hükümetin düşmesine sebep
oluyorsun!
” mantığını bizim hukukumuz kabul etmez. Cezaya
sebep eylemlerdir, fikirler değil. Dört bin sayfa iddianame mi
olur? Bizim burada bir başsavcı vardı, o söylerdi,
“iddianame
nin iyisi bir buçuk sayfadır”
diye.
●
Bunlar hiç tartışılmıyor. Sanki mevzuat buna uygunmuş gibi,
eylem müsaitmiş gibi davranılıyor. Bence yanlış bu. Böyle gi-
derse, yarın öbür gün başkası gelecek bu defa bunlar aynı işle-
me tabi tutulacak. Bu hukuk değildir, engizisyondur. Bu siyasi