Background Image
Previous Page  20 / 521 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 20 / 521 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2011 (96)

Şafak PARLAK - Levent BÖRÜ

19

mevcut örf ve adet (teamül) gereği, vekilin başkasını tevkile yetkili sa-

yıldığı durumlardır. Bu anlamda bir örf veya adet (teamül) bulunduğu

takdirde, müvekkilin rızasının olup olmadığına bakılmaksızın, vekilin

işi başkasına gördürebileceği kabul edilir

4

.

3-)

Vekilin başkasını tevkile halin gereklerine göre mecbur olması

: 818

S. TBK m. 390/III (6098 S. TBK m. 506/I)’ de düzenlenen sonuncu du-

rum, ilk iki durumdan farklı olarak bir zorunluluğa işaret etmektedir

ve bu durum gerçekleştiği takdirde vekil zorunlu olarak işi üçüncü bir

kişiye gördürecektir. Bu durumun gerçekleşmesi için, vekilin kendi-

sinden ya da dışarıdan kaynaklanan bir nedenle işi göremeyecek du-

rumda olması veya işi görmesinin imkânsız olması gerekir

5

.

Belirtilen bu durumlarda, vekilin işi başkasına gördürmesi ise çe-

şitli şekillerde karşımıza çıkabilir. Vekil; vekâletin konusuna giren bazı

işlerin ifasını yardımcı şahsa bırakabilir, ikame vekil atayabilir veya

vekâlet sözleşmesinden kaynaklanan işin görülmesini alt vekile tevdi

edebilir. Ancak uygulamada genellikle “alt vekâlet” kurumuna başvu-

rulduğu görülmektedir.

Çalışmamızın konusunu alt vekâlet oluşturduğu için, aşağıda bu

konu incelenecektir.

4

Zevkliler/Gökyayla s.495; Aral s.410 vd; Gümüş s. 285; Vekâlet sözleşmesine konu

bir işin görülmesi, kişinin belli bir ruhsat sahibi olmasını gerektiriyorsa, örf gereği

olsa bile, o iş ancak ruhsat sahibi bir üçüncü kişiye yaptırılabilir. AK, TBK’nun

aksine, avukatın tevkil imkânını bu konuda vekâletnamesinde yetki verilmiş

olması hali ile sınırlamıştır. Bu yüzden, örneğin birden fazla avukatın ortak

çalıştığı bir büroda, bu avukatlardan birine iş verilmesi, aksi açıkça belirtilmedikçe

diğer ortakların da gerektiğinde o işle uğraşmaya teamül gereği yetkili olduğuna

kabule imkân tanımaz. Zira AK’nun 171/II maddesi, TBK m. 390/II’ün aksine örf

gereğince tevkile yetkili olma durumunu düzenlememiştir (Sungurtekin-Özkan,

Meral: Avukatlık Hukuku, Barış Yayınları, İzmir 2006, s. 195; Tanrıver, Süha:

Noterlik Açısından Vekalet (Temsil), B.2, Adalet Yayınevi, Ankara 2001, s.27);

Bir görüşe göre ise, birden fazla avukat aynı büroda ortak çalışıyorlarsa, büroda

bunlardan birine bir iş tevdi edilirse, aksi açıkça belirtilmedikçe, diğer ortakların

da gerektiğinde o işle uğraşmaya teamül icabı yetkisi olduğu kabul edilmelidir,

bkz Fellmann, Walter: Berner Kommentar zum Scweizerischen Privatrecht, Bd.

IV, Der einfache Auftrag, Verlag Stämpfli, Bern 1992, s.382 vd; Kanaatimizce,

birden fazla avukatın aynı büroda çalışması durumunda bu avukatlardan

birine iş verilmesi ile diğer ortakların da o işle teamül gereği uğraşmaya yetkili

sayılmaması gerekir. Çünkü, bir avukata dava takibi için verilen vekâletnamede

yalnızca o avukatın ismi yazılıdır. Zira, vekil aracılığı ile takip edilen davalarda,

geçerli bir vekâletname bulunması ve bunun mahkemeye verilmesi dava şartıdır.

Bu nedenle mahkeme, vekilin vekâletnamesinin bulunup bulunmadığını

kendiliğinden araştırır (Kuru, Baki/Arslan, Ramazan/Yılmaz, Ejder: Medenî

Usûl Hukuku Ders Kitabı, B.21, Yetkin Yayınevi, Ankara 2010, s. 264-265).

5

Akipek s.112.