

Kent Planlama ve Adalet İlişkisinin Değişen İçeriği
296
Ancak, günümüzde kentsel adalet, yalnızca toplumsal hareketler
çerçevesinde aranmamaktadır. Kentsel adaletin sağlanması konusun-
da en etkili güç alanını yerel, ulusal ve uluslar arası düzeylerde alınan
yargı kararları oluşturmaktadır. Bu kapsamda, bu çalışmada Güney
Dinç’in, Avrupa İnsan Haklarına Sözleşmesine göre Çevre ve İnsan
(2008) adlı yayınında söz konusu sorunlar ve hak arayışlarını sınıflan-
dırarak örnek olaylar ile bir araya getirdiği çalışmasına yer verilmiştir.
Dinç’in derlediği örnek olaylardan yola çıkarak sorunlar ve adalet ara-
yışlarını şöyle sınıflandırabiliriz (Tablo 3).
16
16
Dinç,Güney, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine Göre Çevre ve İnsan, Türkiye
Barolar Birliği Yayını, Ankara, 2008 adlı yayından derlenmiştir.
Örnek Olay : Planlama Yoluyla Dışlama, İngiltere
Avrupa Konseyi’nin ve Avrupa Birliği’nin geliştirdiği öneri niteliğindeki pek çok
kararında, üye ülkelerin topraklarında yaşayan Romanlara olumsuz ayrımcılık
yapılmaması gerektiği belirtilmektedir. Sağlık, planlama, yerleşim, öğrenim gibi
çeşitli yaşamsal etkinlik alanlarında, Romanların korunmalarını öngören kural-
lar yer almaktadır. … Söz konusu ulusal ve uluslar arası yasaların konulmasının
nedeni Avrupa ülkelerinde ki Romanların dışlanmaları, güç koşullar altında ya-
şamaları ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne, Romanların yaptıkları başvuru-
lardır.
Örneğin; İngiltere’de Çevre Bakanlığı’nın 2000 yılı verilerine göre Roman’lara ait
13.134 adet karavan bulunmaktadır. Bunların 6.118’i yerel yönetimlerce belirlenen
ve “Karavan Kentler” olarak anılan özel alanlara yerleştirilmiştir.
İngiltere’de 1960’lı yıllardan itibaren gezgin Romanların yaşam koşullarını, birlik-
te konaklama yerlerini, planlama ilkeleri içinde ele alan çok sayıda yasa çıkarıl-
mıştır. Söz konusu yasal düzenlemeler ile Romanların belli yerlerde oluşturulan
“Karavan Kentlerde” toplanması sağlanarak başka kasaba ve köylere entegre ol-
maları engellenmiştir. Bu koşullarda geleneksel yaşamlarını korumakla birlikte,
belli bir işte çalışmak, çocuklarını okutmak, yaşlılarını dinlendirmek ve ailece sağ-
lık olanaklarından yararlanmak isteyen Romanlar için dayanılmaz koşullar oluş-
maya başlamıştır. Bu sorunların çözümü için Romanlar zaman zaman AİHM’ne
başvurmuşlardır.
Örnek bir olayda, İngiltere’de artık yerleşik yaşama geçme hazırlığında olan bir
Roman şahıs, Meadow Drove’un ilerisinde 0.16 hektar büyüklüğünde bir arsa
satın alır ve ardından arsaya kendisine ait 3 karavanı getirir ve geçici yerleşme
için başvuruda bulunur. Böylece, kendi mülkiyetindeki bir alana yerleşmiş olur,
çocukları yerel okullara gider, yeni yaşam ortamına uyum sağlarlar. Daha sonra
başka karavanlar da yasal ya da yasal olmayan şekillerde aynı semtte konaklama-
ya başlarlar. Ancak başvurucunun taşınmazının olduğu arsaya planlama kapsa-
mında geçici konaklama izni verilmez. Daha sonra, başvurucu 1989 yılından itiba-
ren taşınmazına 3 karavan daha yerleştirmek için planlama izni verilmesini ister
ancak meclis, başvuruları karavanların çoğalmasının plan kullanım kararlarına
aykırılık taşıyacağı, tarım topraklarını azaltacağı, kırsal açık alanın görünümünü
bozarak kalitesini düşüreceği gerekçeleriyle reddeder.
Şahıs 1992’de şikâyetlerini Avrupa İnsan Hakları Komisyonu’na taşır. Mahkeme,
şahsın taşınmazını konut kurmak amacıyla aldığını, başka bir yerde konutu bu-
lunmaması sebebiyle başvuruyu “konut” hakkına saygı gösterilmesi kapsamında