

Kent Planlama ve Adalet İlişkisinin Değişen İçeriği
294
• Esnek üretim sistemleri sonucunda yarı zamanlı ve sosyal güven-
celeri olmadan çalışan işçi sınıfı düşük ücretler ile güvencesiz or-
tamlarda çalışmak zorunda bırakılmış, bu doğrultuda kentlerde
yaşayan yoksul kesimler, dezavantajlı gruplar haline gelmişlerdir.
• Üst ve orta gelir gruplarının gelirlerindeki artışa karşın, alt gelir
gruplarının azalan gelirleri sınıfsal ayrımların kutuplaşma ile so-
nuçlanmasına neden olmuştur.
• Kentlerin önemli rant bölgelerinde yenileme ve kentsel dönüşüm
projeleri sonucunda meydana gelen değer artışları sonucunda
soylulaştırma süreçleri yaşanmış ve pek çok yoksul kesim yerin-
den edilme sorunu ile karşı karşıya kalmıştır.
• Özellikle Avrupa ve Amerika’da, etnik ve ırk ayrımcılığı, kentsel
mekânda dışlanma ile sonuçlanmıştır.
• Piyasa mekanizması çerçevesinde büyük sermayeyi çekme yarışı
içerisindeki yerel yönetimlerin, çoğu yerde toplumun yoksul ve
güçsüz kesimlerine yeterli hizmetleri sağlamadığı, buna karşın
büyük yatırımları çekme amacıyla kentin görünen yüzünü zengin-
leştirme ve güzelleştirme çabaları içerisine girdiği görülmüştür.
• Böyle bir mekanizma korunması gereken doğal alanlar üzerinde
de ciddi baskılar üretmiş, pek çok doğal alan planlama yoluyla
yapılaşmaya açılarak, önemli rant kaynağı haline gelmiştir.
Süreç bir bütün olarak doğanın, tarihin, kültürlerin satıldığı bir
ortam yaratmıştır. Böyle bir ortamda adalet, ya da önceki dönemlerin
planlama anlayışlarında yer alan kamu yararı duyarlılığı eski önemini
kaybetmiştir. Kentsel adalet, ya da kamu yararına ilişkin sorun alanları
çoğu kez ancak yargı kararları ile çözülebilir hale gelmiştir. Sözkonusu
süreçler ülkemizde yoğun olarak yaşanırken, Dünyada kapitalist eko-
nomik sistemi benimseyen pek çok ülkede benzer sorunlar izlenmiştir.
Böyle bir ortamda ulusal ya da uluslar arası organizasyonlar yo-
luyla sosyal adalet arayışı başlamıştır. Farklı sorunlar, farklı grupları
bir araya getirmiş ve her grup, karşı karşıya kaldığı sorun için adil
çözüm çağrısında bulunmuştur. Bu sorunların pek çoğunun ortak
yanı; kent mekânı, mekânın düzenlenmesi, doğal ve tarihsel çevreler
ve kentliler ile ilgili olmasıdır. Söz konusu sorunlar karşısında adalet
çağrısı yapan toplumsal hareketlerin bazılarını aşağıdaki gibi sınıflan-
dırabiliriz. (Bkz. Tablo 2)