342
GİRİŞ
Kadına yönelik şiddet tüm toplumlarda ve her türü ile yaygın ola-
rak görülmektedir. Dünyada her üç kadından biri yaşamlarının her-
hangi bir noktasında hayatlarındaki erkekler tarafından şiddete uğra-
maktadır. Psikolojik şiddet, finansal baskılar da gözönüne alındığında
bu oranın arttığı gözlenmektedir (1-5).
Kadınlarda fiziksel şiddetin %13-61, cinsel şiddetin %6-59 arasında
gözlendiği bildirilmektedir. Kadına yönelik şiddetin üreme çağındaki
kadınların, ölüm nedenleri ve sakatlıkları arasında kansere eşdeğer
önemde olduğu bilinmektedir (Dünya Sağlık Örgütü Raporları). Ülke-
mizde yapılan çalışmalarda kadınların en az 1/3’ünün aile içi şiddete
uğradığı belirtilmekte ve kadına yönelik cinayetlerin hızla arttığı bilin-
mektedir. Son dönemde medyanın da konuya duyarlılığının artmasıy-
la neredeyse her gün bu şiddetin sonuçlarını haberlerde görmekteyiz.
Kadına yönelik şiddet doğum öncesinde; erkek çocuk tercihi nedeniy-
le kız gebeliklerin sonlandırılması veya doğum öncesi annenin şiddete
uğraması sonucunda etkilenme ile başlayıp ergenlik çağında ensestle,
erişkin döneminde namus, töre adı altında işlenen cinayetlerle, evlilik
içi zorla cinsel ilişkilerle, kadın ticaretine zorlanma, çalışma hayatında
istismar ve sömürülme ile sürmektedir (3-10).
Dünyada genel olarak; kadınlar dünya nüfusunun yarısını oluş-
tursa da dünyadaki gelirin 1/10’una, çalışma süresinin 2/3’üne,
mülklerin 1/100’üne sahiptirler. Kadının çalışma hayatında ve gelir
paylaşımındaki yerini olumlu yönde geliştirmek bir yana şiddet nede-
niyle kadınların yaşamları ve sağlıkları ciddi tehlike altındadır (1-6).
Ülkemizde kadına karşı ayrımcılığı körükleyen veya göz yuman yasal
düzenlemelerin büyük bölümü yürürlükten kaldırılsa da şiddetin ön-
lenmesine karşı alınan önlemlerin yeterli olmadığı, yeni yasal düzen-
lemelerin ise birçok tartışmayı beraberinde getirdiği gözlenmektedir
(11, 12). Örneğin; tecavüz mağdurunun hayat kadını olması halinde
cezanın indirilmesini öngören kanun iptal edilmiş (1990 yılı, TCK) ol-
masına rağmen olayların yasal makamlara bildirilmesi ve yasal süre-
cin işleyişinde aksaklıklar olduğu bilinmektedir. Kadının kocasından
izin almadan çalışabilmesine olanak sağlayan düzenleme getirileli 20
yıldan fazla olsa da kadının çalışma gücüne katılımı, gelir paylaşımın-
daki yeri ve çalışan kadının konumu halen iç açıcı değildir. Kadınlara
yönelik şiddet olaylarında erkeklere haksız tahrik indirimi uygulama-
sının yaygınlaştığı bildirilmektedir (7, 9, 10, 12).