Background Image
Previous Page  344 / 521 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 344 / 521 Next Page
Page Background

343

Genel olarak kadına yönelik şiddetle ilgili tanımlara ve ulusla-

rarası sözleşmelere bakıldığında;

Birleşmiş Milletler Kadınlara Yönelik Şiddetin Önlenmesi Bil-

dirgesi;

kadınlara yönelik şiddeti; “ister kamusal isterse özel yaşam-

da meydana gelsin, kadınlara fiziksel, cinsel veya psikolojik acı veya

ıstırap veren veya verebilecek olan cinsiyete dayanan bir eylem veya

bu tür eylemlerle tehdit etme, zorlama veya keyfi olarak özgürlükten

yoksun bırakma, kurbanı ekonomik ihtiyaçlardan yoksun bırakmak “

şeklinde tanımlamaktadır (11).

Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bun-

larla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi

; “Kadına yönelik

şiddet” ister kamusal ister özel alanda meydana gelsin, kadınlara fi-

ziksel, cinsel, psikolojik ve ekonomik acı veya ıstırap veren veya ve-

rebilecek olan cinsiyete dayalı her türlü eylem veya bu tür eylemlerle

tehdit etme, zorlama veya keyfi olarak özgürlükten yoksun bırakma”

tanımını getirmekte ve bir insan hakları ihlali ve kadınlara yönelik ay-

rımcılığın bir biçimi olarak görmektedir (11).

Aile içi şiddet;

“mağdur faille aynı haneyi paylaşsa da paylaş-

masa da, aile veya hanede, eski veya şimdiki eşler ya da partnerler

arasında meydana gelen her türlü fiziksel, cinsel, psikolojik ve ekono-

mik şiddet” olarak tanımlanmaktadır. Aile içi şiddet bir kişinin eşine,

çocuklarına, anne babasına, kardeşlerine ve/veya yakın akrabalarına

yönelik uyguladığı her türlü saldırgan davranıştır. Şiddete yalnız aynı

evde oturan kişiler değil, eski eş, kız veya erkek arkadaş ya da nişanlı

da maruz kalabilir (4-7).

Kadına yönelik cinsiyete dayalı şiddet;

“doğrudan kadınlara

yalnızca kadın oldukları için uygulanan veya orantısız bir şekilde ka-

dınları etkileyen şiddet” olarak tanımlanmaktadır. Ülkemiz 1985 yı-

lında imzaladığı BM belgesi olan

“Kadınlara karşı her türlü ayrımcı-

lığın önlenmesi sözleşmesi” (CEDAW, 1979)

tarafıdır ve 1995 yılında

Pekin’de yapılan

4.

Dünya Kadın Konferansı’nda

da taahhütleri çe-

kincesiz kabul etmiştir (11). Türkiye’nin verdiği güvenceleri ne ölçüde

yerine getirdiği Pekin+5 olarak (2001) tanımlanan toplantılarda da ele

alınarak eksiklikler belirlenmiştir.