![Show Menu](styles/mobile-menu.png)
![Page Background](./../common/page-substrates/page0353.png)
352
Toplumsal yaşayış düzeni için insan hakları temelli hukuk ve top-
lumsal kurallar konulmakta ve bunlara aykırılık hukuki ve toplumsal
yaptırımlara tabi tutulmaktadır.
Hukuk kuralları adalete ve eşitliğe yönelik olmadığı zaman yaptı-
rımları da adalet ve eşitlik doğurmayacaktır. Yine toplumsal yaşayışı
belirleyen yazılı olmayan ahlak kuralları toplumun yapısına göre şe-
killendirilmiş olup akla, adalete, eşitliğe dayanan kurallar olmadıkla-
rında toplumsal huzur ve mutluluğu sağlayamayacaktır.
Sofist Thrasymakos “Adalet, güçlünün işine gelendir“ demekte-
dir. Güçlünün her kavramı, her durumu kendine göre tanımladığını,
içeriğini bozup tahrif ettiğini belirttiği için pek de haksız sayılmaz
hani… Hukuk ve toplumsal ahlak kurallarında adalet güçlünün işine
gelen şekilde cereyan ettiğinde toplum suçu kendi hazırlayacak suçlu-
da işleyen olacaktır.
Oysa; “Bir yargıç, iyi niyetle dinlemeli, akıllıca karşılık vermeli,
sağlıklı düşünmeli, tarafsızca karar vermelidir.” der Sokrates. Bu yar-
gılayıcı gerek toplumun yargıçlığı gerekse bireysel yargıçlıktır. Kişi ve
toplumlar insanları, davranışları, olayları bu ölçütlerle yargılamalıdır.
Toplumu oluşturan insanlar, kurallar ve töreleriyle insanları hayvan-
lardan ayıran, yasaları ve tabuları yaratan vicdanı oluşturan gelişmiş
üst benliği ile iyi ve kötüyü kendi ayırt edebilecektir. Bu üst benliği ge-
liştirecek olan ise insana doğduğundan itibaren bulunduğu toplumda
verilenlerdir.
Toplumların insan haklarını hiçe sayan gerek hukuk gerekse töre-
sel geleneksel kuralları yaşayış tarzı o toplum insanının üst benliğini
de anı şekilde şekillendirecektir.
Bir toplum geniş yaptırım içeren hukuk kurallarım var iken ne-
den suç oranı düşmüyor diye sorarken önce kendi toplumsal yapısını
şekillendirirken yaptığı yanlışlara bakmalıdır. Sadece yaptırımlarla
hiçbir suç önlenemeyecektir. İyilik ve kötülük kavramı evrensel insan
hakları kurallarına göre şekillenmemiş bir toplum suç işlemeye devam
edecektir. Hele ki bir de hukuk kuralları eşitlik ve adalet kıstaslarını
tam olarak yakalayamamışsa, hem kuyu derin hem ip kısa gelecektir.