

TBB Dergisi 2012 (100)
Bülent YÜCEL
93
2010 Değişiklik paketi içine hiç sokulmayan ve fakat 1982 Ana-
yasal düzeninin hukuk devleti açısından sıkıntılı bazı hükümleri
hâlen varlığını korumaktadır. YSK kararlarının kesin olması, OHAL
KHK’lerinin yargı denetimi dışında bırakılması
21
, cumhurbaşkanının
anayasadan ve kanunlardan kaynaklanan
22
tek başına yaptığı idarî
işlemler bunlardan bazılarıdır. Ayrıca bir hukuk devleti için olmazsa
olmazlardan biri olan
“doğal yargı(ç) ilkesi”
bakımından da anayasanın
tercih ettiği kanunî hâkim güvencesi teriminden de vazgeçilmiş de-
ğildir. İlk bakışta iki terim arasında bir fark gözükmüyorsa da pek âlâ
kişiye ve olaya özgü olarak sonradan
“kanunla”
mahkeme kurulması
olasılığı varlığını korumaktadır.
SONUÇ
1982 Anayasası en baştan itibaren kelimenin tam anlamıyla liberal
dünya görüşünün gerektirdiği ölçüyü aşmayan biçimsel hukuk devle-
ti şablonuna sahip kılınmıştır. Ancak anayasanın içyapısı ve öngörülen
21
Anayasa Mahkemesi 1991 yılında verdiği kritik bir kararla, anayasal sistemin hu-
kuk devleti şemasındaki bu ciddi boşluğu belli ölçüde de olsa doldurmayı ba-
şarmıştır. Mahkeme, anayasanın olağanüstü hâl kanun hükmünde kararnamesi
niteliğine sahip işlemleri denetleyemeyeceğini belirtmekle birlikte; bir kanun
hükmünde kararnamenin bu nitelikte sayılabilmesi için bazı koşullara sahip ol-
ması gerektiğini vurgulayarak, ifade ettiği koşulları haiz olmayan işlemlerin ola-
ğanüstü hal kanun hükmünde kararname olmayacağını ve dolayısıyla anayasa
yargısı denetimine tâbi tutulacağını hükme bağlamıştır. Bu çerçevede Anayasa
Mahkemesi, bir OHAL KHK’sinin ancak cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan
bakanlar kurulunca çıkarılabileceğini ve söz konusu KHK’nin olağanüstü hâlin
amacına uygun olarak, belirlenen
“yer”
ve
“zaman”
la sınırlı olabileceğini belirt-
miştir. Bu koşul ve sınırlamalara aykırılık içeren bir KHK olağanüstü hâl KHK’si
olma vasfına sahip olamayacağından yargısal denetime pek tabiî ki açık olacaktır
(Anayasa Mahkemesi Kararı, E. 1990/25, K. 1991/1, Karar Günü: 10.1.1991
http://
www.anayasa.gov.tr/index.php?I=manage_karar&ref=show&action=karar&id=926&content=Olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri
E.T.: 09.08.2011). Benzer yön-
de kararları sonraki tarihlerde de verilmiş olup Anayasa Mahkemesi’nin bu ka-
rarı müstakar hâle gelmiştir. E. 1991/6, K. 1991/ 20, Karar Günü: 3.7.1991 ve E.
2003/28, K. 2003/ 42, Karar Günü: 22.5.2003 künyeli kararlar buna örnek olarak
gösterilebilir.
22
Danıştay üyelerinin dörtte birinin doğrudan seçilmesi (AY. md. 104/II.c, 155/
III); Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği personelinin atanması (AY. md. 107);
Devlet Denetleme Kurulu üyeleri ile bu üyeler içinden başkanın seçilmesi (AY.
md. 108/III); Yüksek Öğretim Kurulu üyelerinden yedisinin doğrudan seçilmesi
(AY. md. 131/II; 2547 SKmd. 6/b.1.); Anayasa Mahkemesi üyelerinden dördünün
doğrudan seçilmesi (AY. md. 146/III); Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek
Kurumunun Yönetim Kuruluna üç üyenin seçilmesi (2876 SK md. 10).