Background Image
Previous Page  90 / 477 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 90 / 477 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2012 (100)

Bülent YÜCEL

89

mamıştır. Çünkü anayasal yapı içine yerleştirilen çeşitli

“dokunulamaz

alanlar”

13

hukuk devletinin tam manasıyla yapılandırılmasının ve işle-

tilmesinin önüne geçmiştir. Öyle ki, bu alanların önemli bir çoğunlu-

ğunu yürütme eylem ve işlemleri oluşturmaktadır. Dolayısıyla 1982

Anayasa yapıcıları, bir yandan biçimsel hukuk devletinin temel ge-

rekliliklerini öngörürken; öte yandan aynı kurucu metin içine sayıca

azımsanmayacak ve doğurduğu etkiler bakımından küçümsenmeye-

cek ölçekte yargı denetimi dışında bırakılmış devlet işlemi öngörmüş-

tür. Bu

“dokunulmazların”

anayasal sistem içine yerleştirilmesi, gerek

çıkış garantisi sağlamak

14

gerekse de devlet otoritesini güçlü kılmak

15

için düşünüldüğü aşikârdır.

lemiştir. Ancak HSYK’nin oluşturuluş tarzı, hâlâ, yargı bağımsızlığını sağlamak

noktasında, onu çok güvenceli bir kurul yapmamaktadır. Özellikle oluşumunda

yürütme organının etkin ve belirleyici olması bu kaygıları güçlendirmektedir.

13

Yüksek Seçim Kurulu kararları aleyhine başka bir mercie başvurulamaması (AY.

md. 79/II); Cumhurbaşkanının re’sen imzaladığı karar ve emirler hakkında yargı

yolunun kapatılması ( AY. md 105/II, 125/II); Yüksek Askerî Şûra kararları (AY.

md. 125/II); Uyarma ve kınama cezalarına yargı yolunun kapatılabilmesi (AY.

md 129/III); Olağanüstü hâlde, sıkıyönetim ve savaş hâllerinde çıkarılan kanun

hükmünde kararnamelerin yargı denetimi dışında tutulması (AY. md. 148/I);

Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu kararları (AY. md. 159/IV); Sayıştay’ın kesin

hükümleri hakkında idarî yargı yoluna başvurulamaması (AY. md. 160/I); 1982

Anayasası’nın yürürlüğe girmesini izleyen ilk genel seçimler sonucunda oluştu-

rulacak TBMM Başkanlık Divanı’na kadar yapılan her türlü yasama işleminin yar-

gısal denetim dışında tutulması (AY. Geçici md. 15/son).

14

Bütün askerî müdahalelerin doğal hukukî sonucu olan çıkış garantileri, yönetime

el koyan askerî iktidar mensuplarının siyasal olağanlaşmanın yaşanmasıyla ken-

dilerini ve yaptıkları tasarrufları her türlü yargılamadan uzak tutmak ve bir süre

daha sisteme nüfuz edebilmek için hukuk sistemi içine yerleştirdikleri düzenle-

meler bütününü ifade etmektedir (Serap Yazıcı,

Türkiye’de Askeri Müdahalelerin

Anayasal Etkileri,

Yetkin Yayınları, Ankara 1997, s. 25). 1982 Anayasası’nın Geçici

15. maddesiyle oluşturulan yargı bağışıklığı buna yönelik olup, çok sayıda hukukî

düzenlemeyi anayasaya uygunluk denetimi dışında tutmuştur. 2949 Sayılı Ana-

yasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkındaki Kanunun da bu

kapsamda olması tarihsel bir ironi gibidir. Anayasaya uygunluk denetimi dışında

tutulan bu normlar için öngörülmüş anayasal kalkan, 2001 yılındaki 4709 Sayılı

Anayasa Değişikliği Kanunu’nun 34. maddesiyle kaldırılmıştır. Böylece hukuk

devleti açısından 1982 Anayasası’nın çok önemli bir eksikliği daha giderilmiştir.

15

Anayasa içinde yer almamakla birlikte yargı denetimi dışında bırakılan “sıkıyöne-

tim komutanlarının yetkilerini kullanırken yaptıkları idarî işlemler hakkında iptal

davası açılamaması ve kişisel kusurlarından dolayı hukuken sorumlu olmamaları

hükmü 14.11.1980 tarih ve 2342 sayılı kanunla, Sıkıyönetim Kanunu’na

“Ek Madde

3”

olarak eklenmiştir (Sağlam,

a.g.m.,

s. 254.). Başta yürütme erki organı olmak

üzere devlet otoritesini güçlendirmek amacıyla öngörülmüş olan bu idarî işlem-

ler, özellikle özgürlüklerin anayasal olarak daraltıldığı sıkıyönetim dönemlerini

etkisi ve sonuçları bakımından daha da ağırlaştırmıştır. Anayasa değişikliğine

gereksinim duymadan, anayasanın 96. maddesinin öngördüğü kabul çokluğu ile

değiştirilecek bir hükmün hâlâ varlığını koruması düşündürücüdür.