

TMSF’nin Özel Hukuktan Kaynaklı Alacaklarını Tahsilde Yetkisini Aşması Sorunu
226
kümlerin kaleme alınışındaki özensizlik aşağıda da değinileceği üzere
maddenin anlatım ve yorumunu da oldukça güçleştirmiştir. Bu dü-
zenlemelerin bir kısmı hukuka aykırı bulunarak Anayasa Mahkemesi
tarafından iptal edilmiştir.
3
Bir kısmı ise halen yürürlüktedir.
Biz bu makalede, varlığını halen sürdüren ve Fon’un bu düzenle-
melere dayanarak uygulamasını yürüttüğü iki sorunlu alana dikkat
çekmek istiyoruz. Bunlardan birincisi Fonun 6183 sayılı Kanuna göre
tahsilât yetkisi bulunmadığı halde, halef olduğu özel hukuk kaynaklı
alacaklarını 6183 sayılı Kanuna göre tahsil etmeye çalışması; ikincisi
ise ilk sorunun sonuçlarını daha da ağırlaştıracak biçimde, özellikle
özel hukuk kaynaklı alacaklarını hukuk devleti ilkesi açısından kabul
edilmesi zor bir süreçle kesinleştirmesidir. Bu çerçevede,
silinde 6183 sayılı Kanuna göre takip yapılabileceği belirtildmekte ve gene aynı bi-
çimde devamla iflas masalarında Fon temsilcisinin de bulunacağı, Fonun sulh ve
ibra yetkisinin olduğu, Fonun borçlulara yurtdışı yasağı koyma yetkisinin olduğu
(buna ilişkin cümle daha sonra Anayasa Mahkemesince iptal edilmiştir) ve Fonun
Devlet İhale Kanunu, Sayıştay Kanunu vb. hükümlere tabi olmadığı gibi, mevzuat
tekniği açısından aslında farklı maddelerde düzenlenmesi gereken hususlar bend
ayrımı dahi yapılmaksızın uzun bir düz yazı halinde madde metnine derç edil-
miştir. Oysa daha önce yürülükte olan 3182 sayılı Bankacılık Kanunu Fonun yu-
karıda saydığımız yetkilerini 65. Maddesinde en azından farklı bendlerde ve daha
açık bir biçimde düzenlemişti:
http://www.mevzuat.adalet.gov.tr/html/15015.html, 15.05.2012
3 Örneğin Fonun halef olduğu batık bankaların özel hukuk kaynaklı alacakların-
da borçlunun sahip olduğu usuli hakların budanarak Fona olağanüstü yetkiler
tanıyan 4389 sayılı Kanunun 15/9 maddesi fıkrasına yapılan ek Anayasaya ay-
kırı bulunarak iptal edilmiştir. Gerçekten 4389 sayılı Kanunun 15. maddesinin
(9) numaralı fıkrasına 5020 sayılı Yasa’nın 20. maddesiyle eklenen (e) bendinin
birinci fıkrasıyla, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından başlatılan ve/veya
Fon’a intikal eden bankalardan devir alınan ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu
hükümlerine göre yürütülen takiplerde borçlular tarafından yapılan tüm itiraz-
ların, satış dışında, takip işlemlerini durdurmayacağı belirtilerek, Fon kapsamına
alınan banka borçlularının alacaklı Fon aleyhine yapacakları her türlü itiraz, satışa
kadar engellenmiştir. Madde gerekçesinde, fıkranın borçlular tarafından yapılan
gereksiz itiraz ve şikâyetler ile takibin durmasının önlenmesi, böylece tahsilâtın
hızlandırılması amacıyla getirildiği belirtilmiştir. Anayasa Mahkemesi düzen-
lemeyi, hukuk devleti ilkesi kapsamında Anayasa’nın 2. Maddesine, hak arama
özgürlüğü çerçevesinde Anayasa’nın 36. maddesine ve Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi’nin adil yargılanma hakkının düzenlendiği 6. maddesine aykırı bu-
larak iptal etmiştir. Kararda,
“Takip, tedbir ve tahsil işlemlerini durdurma yollarının
kapatılarak yargı denetiminin engellenmesi, Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına
alınan hak arama özgürlüğü alanına yapılmış açık bir müdahale niteliğindedir, hukuk
güvenliği ilkesi ve hak arama özgürlüğüyle bağdaşmaz.”
denilmiştir. E. 2004/95, K.
2008/156, Kt 06.11.2008 Aynı yönde: E.2009/53, K 2011/19 Kt 20.01.2011