

TBB Dergisi 2012 (101)
Barış BAHÇECİ
225
5020 sayılı Kanun’la banka kaynaklarını dolanlı işlemlerle kendi-
lerine mal eden banka hâkim ortakları, yöneticileri ve bunların yakın
hısımlarından olan alacakları
“fon alacağı”
şeklinde ayrı bir kavramla
tanımlamış ve
“fon alacaklarını”
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tah-
sil Usulü Hakkında Kanuna dairesinde tahsil etme yetkisi TMSF’ye
verilmiştir. 5228 ve 5354 sayılı Kanunlar fonun tahsilâta ilişkin yet-
kilerini daha da arttırmıştır. 5411 sayılı Kanun, geçici hükümle 4389
sayılı Kanunu, TMSF’nin olağanüstü tahsilât yetkilerini düzenleyen
15. Maddesi dışında yürürlükten kaldırılmış, dolayısıyla 4389 sayılı
Kanunun konumuz açısından getirmiş olduğu yaklaşım değişme-
miştir.
4389 sayılı Kanunda yapılan değişiklikler (belirli bir konuda sis-
tematik bir düzenleme yaklaşımı yerine, birbiri ile ilgisiz çok sayıda
kanun maddesinde değişiklik ve ekleme yapan bir kanun çıkarılma-
sı şeklinde tezahür eden)
“torba kanun”
mantığı içinde yapılmıştır.
4389 sayılı Kanunda yapılan her bir değişiklik genel itibariyle Fonun
tahsilât kabiliyetini arttırmayı ve Fon’un daha rahat hareket etmesini
hedefleyen eklemeleri içermiştir. Yapılan bu ekleme ve değişiklikler
Fon’u, 2004 yılı itibariyle kuruluş gayesi ve işlevi, devlet tarafından
üstlenilen zararların, dolanlı işlemleriyle bankaların batmasına neden
olan gerçek ve tüzel kişilerden tahsil edilmesi amacıyla, oldukça kuv-
vetli yetkilerle donatılmıştır.
Bununla beraber torba kanun mantığıyla verilen yeni yetkiler,
Fon’a Türk idare hukuku ve özellikle de amme alacaklarının tahsili
hukuku açısından çok muğlâk ve kanunlaştırma mahareti açısından
yeterince başarılı olmayan bir takım sonuçlar doğurmuştur.
1
Özellik-
le bu çalışmaya konu 4389 sayılı Kanunun 15. maddesi aynı düz me-
tin içerisinde bir biri ile tamamen alakasız hükümler içermiş
2
, bu hü-
1 Örneğin Yıldırım’ın da işaret ettiği gibi Kanunun 135. Maddesi kendi içinde çeliş-
kiler taşımakta, maddenin ilk fıkrasında TMSF’nin 6183 sayılı Kanun kapsamın-
daki takip ve tahsil yetkisinin bir mahkeme kararından sonra mı doğacağı şeklin-
de bir anlam bulunmakla beraber maddenin daha sonraki fıkralarında böyle bir
ön koşul aranmadığını gösteren ifadeler yer almaktadır: Yıldıırm
“Tasaruuf Mev-
duatı Sigorta Fonunun Takip ve Tahsil Yetkisi”
,
Mehmet Somer’in Anısına Armağan
,
Beta yay., İstanbul 2006, s. 1073
2 Gerçekten bir sistematik kaygı gözetilmeden yapılan düzenlemede, 15. Madde
Fonun her türlü vergi resim ve harçtan muaf olduğu cümlesiyle başlamakta, de-
vamında herhangi bir paragraf/bend ayrımına gidilmeden, Fon alacaklarının tah-