Background Image
Previous Page  230 / 537 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 230 / 537 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2012 (101)

Barış BAHÇECİ

229

dikkat çekmek istiyoruz. Bilindiği üzere, 2004 sayılı Kanuna göre ala-

caklı talebi ile başlatılan adi (ilamsız) takiplere ilişkin ödeme emirleri-

ne borçlunun itiraz etmesi üzerine takip durmakta, bu itirazın kaldırıl-

ması için, alacaklı dava açmak zorunda kalmaktadır. Oysa 6183 sayılı

Kanuna göre gönderilen ödeme emirlerinde ise borçlunun dava açma

dışında bir itiraz hakkı bulunmamakta, açılan dava işlemin yürütmesi-

ni kendiliğinden durdurmamakta, mahkemece yürütmeyi durdurma

kararı alınmadığı sürece takip devam etmektedir.

Ayrıca idarenin gönderdiği ödeme emrine karşı açılan davanın

kaybedilmesi halinde idare lehine %10 oranında haksız çıkma zammı

doğmakta, uygulamada davadan feragat halinde dahi bu haksız çıkma

zammının tahsiline gidilebildiği görülmektedir.

7

6183 sayılı Kanun’a göre ihtiyati haciz yollarıyla mahkeme kara-

rına dahi ihtiyaç duymadan hareket edebilen ve borçlunun tüm mal-

larına haciz koyarak ciddi bir yaptırım gücüne sahip olan idarenin,

2004 sayılı Kanun kapsamında aynı yetkileri kullanabilmesi çok daha

zor ve masraflıdır. 2004 sayılı Kanun’a göre ihtiyati haciz için önce-

likle bir mahkeme kararı gereklidir. Üstelik 2004 sayılı Kanun’a göre

sürdürülen icrai işlemlerin kural olarak her biri için şikâyet yoluyla

icra hukuk mahkemelerine başvurulabilmekte, her bir işlem için yeni

bir dava açılabilmesi bu takip yolunu 6183 sayılı Kanun’a göre daha

meşakkatli hale getirebilmektedir. Örneğin 2004 sayılı Kanun’a göre

menkuller üzerine konulan haciz, satış talep edilmediği takdirde 1

sene içinde düşmekte iken, 6183 sayılı Kanun’a göre aynı çeşit mallar

için 3 aylık sürede yapılması gereken satış talebi yapılmasa da, idare-

nin haczi baki kalmaktadır.

8

7 Mustafa Akkaya,

“Haksız Çıkma Zammının Anayasaya Uygunluğu Sorunu”

,

Prof. Dr.

Mualla Öncel’e Armağan

, AÜHF yay, Ankara 2009, s 342, dn 5

8 6183 sayılı Kanun’un 84. Maddesi haczedilen menkullerin haciz tarihinin 3. Günün-

den itibaren 3 ay içinde satışa çıkarılacağını düzenlemektedir. Nitekim2004 sayılı İcra

İflas Kanun›un 110. maddesinde kanunda belirtilen süre içinde satışın istenmemesi

halinde haczin düşeceği düzenlenerek, alacaklının satış istemeden haciz baskısını

süresiz bir biçimde uzatmasına engel olunmakta, icra dosyasının sürüncemede

kalmaması için alacaklı üzerinde bir tazyik uygulanmaktadır. Yargıtay içtihatlarında

ise, 6183 sayılı Kanun›da öngörülen 3 aylık süre içinde satış istenmemesi halinde,

haczin düşeceği şeklinde bir düzenleme olmadığı gerekçesinden hareketle,

idarenin satış istemeden borçlunun menkul malı üzerine koyduğu haczi yıllarca

sürdürebilmesine yol açılmaktadır. Örn Yargıtay 19 Hukuk Dairesi E 1992/1166, K

1992/937, Kt.26.03.1992; E 1995/7341, K 1995/7301, Kt 13.09.1995