

TBB Dergisi 2012 (101)
Hüsamettin UĞUR
363
lidir.
44
Anayasanın
“Temel Hak ve Hürriyetlerin Korunması”
başlıklı 40. maddesine göre,
“
Anayasa ile tanınmış hak ve hürri-
yetleri ihlal edilen herkes, yetkili makama geciktirilmeden baş-
vurma imkanının sağlanmasını isteme hakkına sahiptir. (Ek fıkra:
03/10/2001-4709 S.K./16. md.) Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin
hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirt-
mek zorundadır.”
Aksi halde mevcut düzenleme Anayasa’nın 2. maddesindeki
“hu-
kuk devleti”
ve 36. maddesindeki
“adil yargılanma hakkı”
ilkelerine
aykırı olacak,
“savunma hakkı”
ile
“hak arama hürriyeti”
kısıtlanmış
olacaktır.
7-
Kanun’a
“koru, önle, uyar, hapset”
mantığı hakimdir. Tabii ki işin
“asılını faslını”
araştırarak zaman kaybedilmeyecek acil durumlar-
da mağdur korunacak, şiddet önlenecek, şiddet uygulayan uyarı-
lacak ve gerekirse hapsedilecektir. Ancak özellikle aile içi şiddet
olaylarında koruyucu ve/veya önleyici tedbirler alındıktan sonra
işin aslı esası araştırılıp sorun doğru teşhis edilmezse, çözüm teda-
vi edici olmayacaktır. Bu açıdan hiç olmazsa aile içi şiddet olayla-
rında Kanun’un 15/3. maddesi uyarınca şiddet önleme ve izleme
merkezleri tarafından verilecek destek hizmetleri kapsamında şid-
det uygulayan kişi hakkında sosyal araştırma raporu hazırlanıp
sunulması zorunlu kılınmalı, hâkimin takdirine, talebine bağlı tu-
tulmamalıdır.
8-
Kanun’un 20. maddesine göre
“Bakanlık, …şiddet veya şiddet tehli-
kesi dolayısıyla açılan idarî, cezaî, hukukî her tür davaya ve çekişmesiz
yargıya katılabilir.”
Burada
“idarî, cezaî, hukukî her tür dava”
ifadesi
yeterliyken ayrıca
“çekişmesiz yargı”
ifadesinin kullanılmış olması
fazlalık olmuştur. Çünkü çekişmesiz davalar da bir tür hukuk da-
valarıdır
45
ve
“idarî, cezaî, hukukî her tür dava”
ifadesinin içindedir.
44
Nitekim tebliğin sunulduğu sempozyuma katılan Cumhuriyet savcıları ile Aile
Mahkemesi Hâkimleri, zorlama hapsinin itiraza tabi olup olmadığı, dolayısıyla
hangi aşamada infaz edileceğinin kendileri açısından en belirsiz husus olduğunu
dile getirmişlerdir. Bu hususun ileride yargısal kararlarla açıklığa kavuşturula-
cağı ve uygulama birliğinin sağlanacağı düşünülebilirse de bunun ancak yıllar
sonra olabileceği, bu arada uygulamada haksız yere çok insanın zorlama hapsine
tabi tutulacağı unutulmamalıdır.
45
HMK’nun 382. maddesinde “çekişmesiz yargı”ya konu olan dava ve kararla
r tek