Background Image
Previous Page  44 / 537 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 44 / 537 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2012 (101)

Nilüfer BORAN GÜNEYSU

43

kararından sonra kesilir ve yeniden işlemeye başlar. Genel mahkeme-

ler, icra dairelerinden farklı olarak,

“mahkeme”

niteliğindedir. Bilindiği

üzere yargı yetkisi, Türk milleti adına, bağımsız mahkemeler tarafın-

dan kullanılır (AY m. 9). Yargı teşkilâtı denince ilk akla gelen mahke-

melerdir. Mahkemeler, tüzel kişiliği bulunmayan ve devlete ait yargı

hakkı ve yetkisini kullanmakla görevli organlardır. Yargı kuvvetine,

sadece mahkemeler sahip olduğu için, hukukî sorunlar hakkında ge-

çerli bir karar ve emir verme yetkisi kural olarak

44

, sadece mahkeme-

lere aittir. Genel mahkemeler bakımından zamanaşımı sorunu Borçlar

Kanunu’nun ilgili hükümlerine göre çözülecektir.

Genel mahkemelerce icra işlerine ilişkin söz konusu kararların

verilmesiyle zamanaşımı kesilir. Ancak zamanaşımının kesilmesinin

nedeni, bu kararların icra takip işlemi olarak nitelendirilmesinden

kaynaklanmamaktadır.

45

Bu kararlar, icra takip işlemi olarak kabul

edilmese bile, Borçlar Kanunu’nun ilgili hükümleri gereğince zama-

naşımı kesilecektir. Şüphesiz bu durum, genel mahkemelerce verilen

kararları icra takip işlemi olarak kabul etmemizi değiştirmeyecektir.

Genel mahkemelerce verilen kararların icra takip işlemi olarak ni-

telendirilmesinin ikinci sonucu, tatil-tâlik hallerinde icra takip işlemi

yapılamamasıdır. Öğretide bu konu, ihtiyatî haciz kararı bakımından

tartışılmıştır. Öğretide bir görüş, ihtiyatî haciz kararı icra takip işlemi

sayıldığından İcra ve İflâs Kanunu’nun 51. maddesi gereğince tatil-

tâlik hallerinde ihtiyatî hacze karar verilemeyeceğini düşünmektedir.

46

Özekes, tatil-tâlik hallerinin kanun koyucu tarafından bir takım sosyal

düşüncelerle borçluyu korumak için getirildiğini; ancak ihtiyatî haczin

de mal kaçırma ihtimaline karşı alacaklıyı korumak için getirilmiş bir

kurum olduğunu ifade etmektedir. Kanun koyucu, bir yandan borç-

luyu korurken diğer yandan da borçlunun kötüniyetli davranışlarına

44 Medenî usûl hukuku anlamında mahkemeler, özel hukuka ait uyuşmazlıkları

çözmekle görevlendirilmişlerdir. Ancak, özel hukuka ilişkin uyuşmazlıklarda,

kural olarak, devletin bir tekel hakkı bulunmamaktadır. Taraflar, yine hukukun

izin verdiği sınırlar içinde, uyuşmazlıklarını mahkemeler yerine, kendileri uzla-

şarak, bir arabulucu yardımıyla veya tahkim yoluyla da çözebilirler (Pekcanıtez/

Atalay/Özekes, s. 85).

45 Özekes, zamanaşımı konusunu ihtiyatî haciz kararı açısından değerlendirerek ve

ihtiyatî haczin zamanaşımını kesmesiyle icra takip işlemi olması arasında bir bağ-

lantı bulunmadığını ifade etmektedir (Ayrıntılı bilgi için bkz. Özekes, s. 161-164).

46 Üstündağ, s. 406-407; Postacıoğlu, s. 706.