Background Image
Previous Page  46 / 537 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 46 / 537 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2012 (101)

Nilüfer BORAN GÜNEYSU

45

işlemi değildir. Zira iflâs idaresi ve iflâs dairesinin bu işlemleri İsviçre

İcra ve İflâs Kanunu’nun 56. maddesi anlamında icra takip işlemi ola-

rak kabul edilmemektedir.

51

İcra hukukunda borçlu teriminin neyi ifade ettiğini öncelikle belir-

lemek gerekir. İcra hukuku da medenî usûl hukuku gibi, iki taraf sis-

temine göre yürümektedir. Takibin taraflarını, alacaklı ve borçlu oluş-

turmaktadır. İcra takibini başlatan ve talepte bulunan kişi alacaklıdır;

aleyhine talepte bulunulan kişi ise, borçludur. İcra hukukunda alacaklı

ve borçlu terimleri, borçlar hukukundan daha geniş bir anlamda kulla-

nılmaktadır. Tarafların maddî hukuk yönünden durumları veya borç-

lar hukuku anlamında bir borcun bulunup bulunmadığı alacaklı-borç-

lu nitelendirmesini etkilememektedir. Cebri icrayı başlatan ve talebini

elde etmek isteyen kişi alacaklı, diğer taraf ise borçludur.

52

Borçlu, ala-

caklıya bağlı bir kavramdır. Alacaklının takip talebinde

“borçlu”

olarak

gösterdiği kişi, borçlu sıfatını kazanmakta ve takibe ilişkin işlemler bu

borçluya karşı yürütülmektedir. Bu anlamda icra hukukunda şeklî ta-

raf ilkesi geçerlidir; alacaklının takip talebinde belirttiği kişi taraf ola-

rak kabul edilmektedir.

Postacıoğlu

genel düşünceden farklı olarak,

“borçluya karşı yapılma”

unsurundan ziyade, borçlunun şikâyet etmemesi halinde işlemin borç-

lu aleyhine kesin bir mahiyet almasını icra takip işleminin bir unsuru

olarak kabul etmektedir.

53

Burada tatil ve tâlik hallerinin niteliği dik-

kate alınarak, borçlunun şikâyet yoluna başvuramayabileceği düşü-

nülmüştür.

54

Umar,

icra takip işlemlerinde bu unsura yer verilmemesi

gerektiğini düşünmektedir. Zira bir işlemin sonuçlarını ortadan kal-

dırmak için çeşitli imkânlar sunulması, işlemin hukukî niteliğini etki-

lemez. Ayrıca, şikâyet dışında da farklı yollarla takip işlemi hatta takip

dahi sonuçsuz kalabilir (m. 72/V ve VII). Yazar, bu unsurun kabulü

halinde münferit işlemlerden hiçbirinin takip işlemi sayılamaması ge-

rektiğini belirtmektedir.

55

51 Fritzsche/Walter-Bohner, s. 128, dn. 38.

52 Kuru, s. 136; Kuru/Arslan/Yılmaz, s. 104; Pekcanıtez/Atalay/Sungurtekin-Öz-

kan/Özekes, s. 47; Postacıoğlu, s. 3-4; Yıldırım/Deren-Yıldırım, s. 13.

53 Postacıoğlu, s. 233-234.

54 Postacıoğlu/Altay, s. 300.

55 Umar, s. 191-193.