Background Image
Previous Page  213 / 473 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 213 / 473 Next Page
Page Background

İpoteğin Alacak Bakımından Kapsamı

212

yer alır. Alacaklının enflasyon nedeniyle, temerrüt faizinin karşılama-

dığı zararının bu şekilde giderilmeye çalışılması, söz konusu TMK m.

875 hükmünün ve belirlilik ilkesinin bertaraf edilmesine sebep olur.

Bu şekilde, yeni bir alacak kalemi, ipoteğin sağladığı teminattan fayda-

landırılmış olur. Dolayısıyla anapara ipoteğinde, uyarlama davasının

olanaklı olmayacağı kabul edilmelidir. Üst sınır ipoteği bakımından

da aynı sonuca ulaşılmalıdır. Öncelikle, uyarlanması istenilen ipotek

ile daha sonra kurulan ipotekler arasında uzun bir zaman geçmiş ola-

bilir. Yukarıda verilmiş bulunan örnekte 80. 000 TL’lik ipoteğin ku-

rulmasından daha sonra taşınmazın değerinin 500. 000 TL’ye ulaşmış

olması neticesinde, 450. 000 TL tutarında bir ipotek tesis edildiği var-

sayımında uyarlamanın yapılması imkânsızlaşır. Nitekim oranlama

yapılsa da daha sonra kurulan ipotek güncel değere göre tesis edil-

miş olacağından, 450. 000 TL’nin azaltılması gereği ortaya çıkar. Bu

ise mümkün değildir. Diğer yandan, bu şekilde bir durum oluşmamış

olsa dahi her ne kadar teminat miktarı uyarlanmakta ise de burada

alacaklının talepte bulunabileceği miktar da buna bağlı olarak yüksel-

mektedir. Dolayısıyla üst sınırın aşılamayacağı yönündeki emredici

hüküm göz ardı edilmektedir. Söz konusu durum, başkasının borcu

için taşınmazı üzerinde ipotek tesis etmiş bulunan kişi bakımından

daha da belirgindir.

SONUÇ

Eşya hukukuna hâkim belirlilik ilkesi, teminat altına alınan ala-

cak bakımından da emredici nitelikte etki gösterir ve üçüncü kişilerin

korunmasının sağlanmasına hizmet eder. Buna göre, ipotekle teminat

altına alınan alacağın miktarının, Türk Lirası üzerinden tespit edilmesi

gerekir. Belirlilik ilkesinin mutlak etkisi, yabancı para üzerinden ipo-

tek tesis edilmesinin öngörülmüş olması nedeniyle azalmış ve henüz

doğmamış bulunan alacakların teminat altına alınabilmesi için de ipo-

tek tesis edilebileceği kabul edildiğinden, ipoteğin alacağa olan bağlı-

lığı zayıflamıştır. Nitekim teminat altına alınacak olan alacağın mik-

tarının belirli olup olmadığı, tesis edilebilecek olan ipotek türünü de

tayin eder. Alacağın doğmuş ve miktarının belirli olması durumunda

anapara ipoteği kurulurken; doğmamış veya doğmuş olmakla birlikte

miktarı belirsiz olan alacak da üst sınır ipoteği ile teminat altına alınır.

İpoteğin söz konusu ayrımı, alacak bakımından kapsamın tayin edil-

mesinde de temel hareket noktası olarak karşımıza çıkar.