Background Image
Previous Page  209 / 473 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 209 / 473 Next Page
Page Background

İpoteğin Alacak Bakımından Kapsamı

208

takip yapmak zorunda bırakılması, çift takip nedeniyle, usul ekonomi-

si ilkesine aykırılık teşkil eder.

Yargıtay vermiş olduğu kararlarında, tapuda belirlenen üst sınırın,

yan alacak ve giderlerle aşılarak teminata dâhil edilmesini mümkün

görmemekte; TMK’ nin 851, 875 ve 876. maddelerinin emredici niteliği

karşısında, söz konusu hükümleri bertaraf eden, üst sınırı aşan kısmın

ipoteğin sağlamış olduğu teminattan yararlanacağına ilişkin taraflar

arasında yapılmış bulunan anlaşmaların, hüküm ifade etmeyeceğini

benimsemektedir

122

.

Kanaatimizce de Yargıtay’ın değerlendirmesi isabetlidir. Nitekim

yukarıda ifade edilmiş olduğu üzere, belirlilik ilkesi ve ipoteğin alacak

bakımından kapsamını tayin eden hükümler, emredici niteliktedir. Di-

ğer yandan, söz konusu hükümler, sadece üçüncü kişilerin korunma-

sına hizmet etmez. Aynı zamanda, ödünç almış olmakla sözleşmenin

zayıf tarafı olan borçlunun da korunmasına hizmet eder. Para borcunu

122

“… ipotek tablolarındaki açıklamalardan ipotek işlemlerinin kredi sözleşmesinin kurul-

ması aşamasında doğmuş ve doğacak tüm kredi borçları için limit belirtilmek suretiyle

dava konusu ipoteklerin azami meblağ ipoteği olarak tesis edildiği anlaşılmaktadır. Aynı

ipotek akit tablosunda limit miktarı saptandıktan sonra (bu meblağa ilaveten ve ayrıca

bu borçlarla ilgili doğacak akti faizler icra takip, yargılama giderleri ve temerrüt faizleri

ve gider vergisini ve her türlü komisyonu ve masrafları da kapsamak) kayıtlarının ek-

lenmiş olması azami meblağ ipoteği olarak tesis edilen bu ipotek nevini adi ipotek nevine

dönüştürmesi mümkün değildir. Zira, M. K. ’nun yukarıda değinilen ve emredici nitelikte

bulunan 796/1 ve 766. madde hükümlerini berteraf etmeye yönelik bu kayıtların hukuki

sonuç doğurmaları kabul edilemez…”

Yargıtay HGK, E. 1989/11-294, K. 1989/378,

T. 24. 5. 1989; Karahasan, Eşya Hukuku, s. 211-212;

“… Davacı dava dışı bir şirketin

kredi borcu için kendi taşınmazlarını rehnetmiştir. M. K. 766. maddesi uyarınca ipotek,

ancak muayyen bir alacak için miktarı Türk parasıyla gösterilmek suretiyle tesis olunabi-

lir. İpotek veren kişinin sorumluluğu, ipotek sözleşmesinde belirtilen miktar ile sınırlıdır.

Taraflar arasındaki akit tablolarına göre toplam 9. 950. 000 lira üst limit olup buna ek

olarak ve limiti aşan faiz vs. masrafların da ayrıca alınacağı şartı geçersizdir. Binnetice

tüm alacaklar dahil taşınmaz 9. 950. 000 lira ile sorumlu olup ipoteği verenin temerrüdü

ve sonuçlarından taşınmazın sorumlu tutulması mümkün değildir.

Bu durumda; davacının, davalı bankaya 9. 950. 000 lira ödediği uyuşmazlık konusu

olmadığına göre mahkemece, ipoteğin kaldırılmasını teminen davanın kabulü-

ne karar verilmesi gerekirken…” Yargıtay 11. HD, E. 1988/9717, K. 1990/1883,

T. 8. 3. 1990; Kazancı İçtihat Bankası; Aynı yönde karar için bkz. Yargıtay 12.

HD, E. 10159, K. 4195, T. 1. 4. 1992; İnal, s. 622; Yargıtay 11. HD, E. 1988/3225,

K. 1988/6350, T. 3. 11. 1988; Yargıtay 12. HD, E. 2005/9735, K. 2005/13095, T.

16. 6. 2005; Kazancı İçtihat Bankası; Üst sınır ipoteğinin ana alacak dışında kalan

yan alacakları kapsamayacağı ve bu nedenle her türlü masrafın rehnin kapsamına

dâhil olacağına ilişkin sözleşme hükmünün geçersiz olduğuna ilişkin söz konu-

su kararın, üst sınır ipoteğinin uygulama alanını fazlaca daraltacağı düşüncesiyle

eleştirilmektedir. Bu görüş için bkz. Esener, Güven, s. 434.