

TBB Dergisi 2012 (103)
Fatih ÖZKUL
103
ması için akılcı bir yol olarak gözükmektedir. Fakat bu yetki, yargı or-
ganlarının siyasi etkilere açık olması sonucunu da doğurabilir. Kamu
politikalarının belirlenmesine esas olan kanunların teklif edilmesinde,
hukukun uygulayıcısı olan yargı organını da söz sahibi yapmak, yar-
gı organı ile yasama ve yürütme arasında sürtüşme doğmasına yol
açabilir.
51
Ayrıca yargı organlarının hareket alanları hukuk alanının
içi olmalıdır. Yargı organının yasama ve yürütme sürecine taraf ol-
ması, yıpranmasına ve devletin diğer erkleri karşısında gücünü yitir-
mesine sebep olabilir. Azerbaycan Anayasası’nın 95. maddesinin 14.
bendinde,
“bakanlar kuruluna güvenoyu meselesinin halledilmesi”
, Millet
Meclisi’nin çözümleyeceği konular arasında sayılmıştır. Anayasa’da
güvenoyu mekanizmasının olmaması sebebiyle bu görev bir siyasal
sorumluluğa yol açmaz.
Yasa teklifleri üzerinde yapılacak olan değişiklik önergeleri, ancak
yukarıda belirtilen, yasa teklif etmeye yetkili organların onayıyla işle-
me alınabilecektir (m.96/III). Bu hüküm ilk bakışta siyasal partiler açı-
sından doğru gibi gözükebilir. Yani bir siyasal partinin önerdiği kanun
teklifi, kendi seçmenlerinin isteği doğrultusunda, o siyasal partinin
dünya görüşünün yansıtılmasında araç olmalıdır. Dolayısıyla, deği-
şikliğin de o siyasal parti tarafından kabul görmesi gerekliliği demok-
ratik bir çözüm ve yol olarak gözükmektedir. Fakat bunun kabulü, ya-
sama organının yetki alanının ihlali anlamına gelecektir. Demokratik
devletlerde yasama organından beklenen, hukuk devleti ilkesi ile bağlı
kalmak kaydıyla, istenilen her konuda kanun çıkarma yetkisine sahip
olmasıdır. Özellikle cumhurbaşkanı, Anayasa’da kendisine tanınan bu
yetkiyi kötüye kullanabilir. Millet Meclisi aynı konuda yasa yapmakta
ısrar ederse, yasama süreci problemler sürecine dönüşebilir.
Komünizm sonrası kurulan devletlerin anayasalarında genelde
yasama süreci ve yasama organının faaliyetleri basın, yayın ve halkın
izleyici olarak yasama faaliyetlerine katılımı gibi yollarla kamuoyuna
açık bırakılmıştır.
52
Azerbaycan Anayasası’nda ise böyle bir hüküm
yer almamaktadır. Oysa ki, demokrasinin en önemli göstergelerinden
birisi de, yasama ile yürütme işlemlerinin şeffaf, dolayısıyla denetle-
51
Gönenç, 1998, s. 212.
52
Herman Schwartz,
The Struggle for Contitutional Justice in Post-Communist Europa,
The Univesity of Chicago Press, Chicago and London 2000, s. 1-13.