Background Image
Previous Page  320 / 441 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 320 / 441 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2013 (104)

Y. Burak ASLANPINAR

319

da iddia edilebilir. Ancak ikinci karara esas alınan AİHM kararlarının,

2001 yılında yapılan 4709 sayılı Kanun değişikliklerinden ve hatta 1982

Anayasası’nın yürürlüğe girmesinden çok daha öncesine (1975 ve 1979

yılları) ait olması karşısında, bu iddianın tek başına kabulü mümkün

değildir.

Neticede, özellikle iptal talebinin reddi yönündeki AYM kararla-

rının gerekçelendirilmesinde, oldukça esnek ve soyut bir kavram olan

kamu yararına sıkça başvurulması, hukuki güvenlik ilkesinin gerekle-

ri ile bağdaşmamaktadır.

IV. SONUÇ

İçeriği ve unsurları somut bir biçimde belirlenemediği gibi üzerin-

de uzlaşılmış bir tanımı dahi bulunmayan kamu yararı kavramı, soyut

ve son derece yoruma açıktır.

Kamu yararı değerlendirmesinin ve nitelendirmesinin; neye, kime,

hangi norm, karar veya en azından duruma göre yapılması gerektiği

hakkında somut bir ölçüt bulunmamaktadır.

AYM, önüne gelen uyuşmazlıklarda, kamu yararı kavramını

mesnet edinerek, farklı ve hatta birbiriyle zıt dahi kabul edilebilecek

kararlar verebilmektedir. Bu halde, kamu yararı kavramı, AYM’nin,

“Anayasa’ya aykırı göründüğünü”

kabul ettiği hükümlerin dahi iptaline

karar vermemesi konusunda bir çıkış yolu, yardımcı bir

“torba kavram”

olarak ortaya çıkmaktadır.

Yapılan inceleme ve değerlendirme çerçevesinde, kamu yararı için

“anayasal düzeyde hukuka uygunluk nedeni”

benzetmesi yapmak yanlış

olmayacaktır.

Vergi ve benzeri mali yükümlülüklere ilişkin çalışmada değerlen-

dirilen örnek AYM kararları üzerinden işaret edildiği üzere, bu du-

rum, AYM’nin hukukilik denetiminden öte, yerindelik denetimi yap-

masına neden olabilmekte, hukuk devletinin güvencesi olan anayasa

yargısının işleyişini hukuka uygun olmaktan çıkarabilmektedir.