

Yargıtay Kararları
346
Bakırköy 10. Asliye Ceza Mahkemesi ise 23.09.2008 gün ve 370–
552 sayı ile;
“…5271 sayılı CYY’nın 231. maddesinde değişiklik yapan 5728 sayılı
Yasa hükmü ile; hükmün açıklanmasının geri bırakılmasında cezanın üst sı-
nırı iki yıl hapse kadar çıkartılmış, 5560 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikteki
takibin şikâyete bağlı olma koşulu da kaldırılmıştır.
CMK’nın değişik 231/5. fıkrasında ‘sanığa yüklenen suçtan dolayı yapı-
lan yargılama sonunda hükmolunun ceza iki yıl ve daha az süreli hapis veya
adli para cezası ise’ düzenlemesi bulunmaktadır.
Bu yasal düzenlemeye göre öncelikle sanığa yüklenen suçun sübut bul-
ması, başka bir deyimle sübut konusunun kesinlikle çözüme kavuşturulması
ve suçun sübutu halinde uygulanacak ceza miktarından sonra yine aynı yasa
maddesinde düzenlenen üç adet koşulun varlığı halinde hükmün açıklanma-
sının geri bırakılmasına karar verilmesi mümkün olacaktır.
Bu açıklama karşısında yargılamanın her aşamasında sübut olayının ön-
celikli olarak çözümlenmesi gerekir. Bu durumun Yüksek Mahkemece de na-
zara alınmasının gerektiği yasadaki düzenlemenin doğal soncudur.
Oysa ki Yargıtay 4. Ceza Dairesi, suçun sübut bulup bulmadığına bak-
maksızın ve işin esasına girmeden, sadece CYY’nın 231. maddesinin uygula-
nıp uygulanmayacağı yönünden dosyayı bozarak göndermiştir.
Bu durum, Yargıtay 4. Ceza Dairesi üyelerinden Sayın A. Nasuhi
Kurdoğlu’nun da 07.07.2008 tarih ve 8186–15372 sayılı kararı ile ilgili ileri
sürdüğü karşı oy yazısında da haklı olarak açıkladığı gibi; Türkiye Cumhuri-
yeti Anayasası’nın adil yargılama hakkı ile ilgili 36/1 ve 38/4. maddeleri ile,
İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargıla-
ma ilkesinin de tabii sonucudur.
Tüm bu nedenlerle Yüksek Yargıtay 4. Ceza Dairesince suçun sübutu
yönünden bir inceleme yapılmadan usul yönünden kararın bozularak iade
edilmesi yolundaki bozma kararına karşı direnmek gerekmiştir”
biçimindeki
gerekçe ile önceki hükümde direnmiştir.
Bu hükmün de sanıklar müdafii tarafından temyiz edilmesi üzeri-
ne, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının “bozma” istemli, 17.11.2010
gün ve 60760 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gön-
derilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan
gerekçelerle karara bağlanmıştır.