Background Image
Previous Page  356 / 441 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 356 / 441 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2013 (104)

Yargıtay Kararları

355

5271 sayılı CYY da düzenlenmemiş olan Sulh Ceza Hakiminin

ceza kararnamesi 1412 sayılı CYUY’nın 386 ila 391. maddeleri arasında

düzenlenmiş olup, genel yargılama kurallarından farklı kuralları bu-

lunan, kendine özgü hızlandırılmış bir yargılama yöntemidir. Bu yar-

gılamanın en önemli özelliği, sanık davet edilip sorgusu yapılmadan

ve kanıtlar ortaya konulup tartışılmadan, evrak üzerinden karar ve-

rilmesidir. Bir başka anlatımla duruşma açılarak yüz yüze yargılama

yapılmadan, mevcut kanıtlarla yetinilmek suretiyle dosya üzerinden

karar verilmektedir. Bu yolla basit işlerin çabuk çözümlenmesi, mah-

kemelerin iş yüklerinin hafifletilmesi, basit suçların yargılamalarının

hızlı bir şekilde sonuçlandırılması amaçlanmıştır.

Ceza Genel Kurulunun 10.06.2003 gün ve 184-186 sayılı kararında

da belirtildiği üzere; ceza kararnamesi ile verilen kararlar temyiz yasa

yoluna değil, CYUY’nın 390. maddesi gereğince itiraz yasa yoluna

tâbidir. İtiraz edilmeyen veya süresinde yapılan itirazın reddedilmesi

halinde kesinleşen ceza kararnameleri, son karar niteliğini aldığından

hükmün sonuçlarını doğuracak ve infaz edilecektir.

Diğer taraftan yerleşmiş ve tartışmasız yargısal kararlarla da; tem-

yiz yasa yoluna tabi olmayan kararların tekerrüre esas alınamayacağı,

dolayısıyla da ceza kararnamesi ile verilen cezaların da tekerrüre esas

olamayacağı kabul edilmiştir. O halde yerel mahkemece sanık hakkın-

da daha önce ceza kararnamesi ile verilip infaz edilmiş cezanın teker-

rüre esas alınması usul ve yasaya aykırı olup, yerel mahkeme hük-

münün, belirtilen yasaya aykırılıklar nedeniyle bozulması gerekirken

Özel Dairece onanmasına karar verilmesi isabetsizdir.

İtiraz nedeni konusunda varılan bu sonuç ve yerel mahkeme hük-

münün, itiraz yasa yolu üzerine Ceza Genel Kurulunca belirtilen Yasa-

ya aykırılık nedeniyle bozulmasına karar verilmiş bulunduğu nazara

alındığında, Özel Daire onama kararı ile kesinleşen ilamın ortaya çıkan

bu yeni durum karşısında zamanaşımı yönünden de değerlendirilmesi

zorunluluğu doğmuştur. Ceza Genel Kurulunun yerleşmiş kararların-

da da vurgulandığı üzere, Ceza Genel Kurulunca inceleme yapılırken,

Özel Daire kararının hukuka aykırı görülerek kaldırılması ve yerel

mahkeme hükmünün esastan veya usulden bozulması halinde, itira-

zın kabulü ile dava derdest hale geleceğinden, dava zamanaşımı süre-

sinin dolduğunun saptanması durumunda kamu davasının düşmesi-