Background Image
Previous Page  338 / 505 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 338 / 505 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2013 (105)

Gökhan Yaşar DURAN

337

(3) Birlik Yetkililerinin İhmali Sonucu Aldatmaya Elverişli

Olmayan Sahte Belge İle Yine de Askerlikten Kurtulunması

Hali/ Firar Suçu Arasındaki İlişki

Müsaadesiz olarak kıtadan ayrılış halinde, aynı zamanda askerlik

hizmetinden de uzak kalınmaktadır. Ancak yapılan her hileli hareke-

tin AsCK’nun 81 kapsamında kabulü mümkün değildir.

60

Nitekim

AsCK 81 gibi askerlik hizmetinden kısmen ya da tamamen kurtulma-

yı amaçlayan suçlardan birisi de AsCK 66/1-a bendinde düzenlenen

firar

” suçudur. Maddeye göre

; “Kıt’asından veya görevi icabı bulunmak

zorunda olduğu yerden izinsiz olarak altı günden fazla uzaklaşan”

askeri şa-

hıslar bir yıldan üç yıla kadar hapsolunur.

Bu suçta işleniş yöntemi bakımından AsCK 81’den farklı olarak,

askerlik hizmetinden hile ile değil de birliğin izinsiz olarak terk edil-

mesi suretiyle kaçarak uzaklaşılması ve kanunda yazılı süre kadar (7

tam gün) birliğe dönülmemesi ile suç oluşmakta ve faili yakalanıncaya

ya da kendiliğinden dönünceye kadar suç temadi etmektedir. Asker-

likten kurtulmak için hile suçunda failin özel olarak askerlikten kur-

tulma kastı aranırken firar suçunda genel kasıt yeterli olup failin hangi

saik altında suçu işlediğinin önemi yoktur. Bu nedenle failin gayesi,

AsCK 81’de olduğu gibi kısmen askerlik hizmetinden uzaklaşmak ola-

bileceği gibi tamamen muvazzaflık hizmet yükümlülüğünden kurtul-

mak ta olabilir.

Özellikle firar suçu ile AsCK 81 arasındaki ilişki; AsCK 81’de as-

kerlik hizmetinden kısmen kurtulmak kapsamında yapılan sahtecilik

unsurunun oluşmadığı ancak birlik yetkililerinin ihmali sonucu alda-

narak faile izin verdikleri durumda failin fiili durumunun firar suçu

olarak kabul edilip edilemeyeceği noktasında tartışılmaktadır.

ve iğfal kabiliyeti taşıyıp taşımamasının bir önemi olmadığına karar vermekteydi.

Örneğin:“…S

ahte belge kullanılarak ilgili makam ve merciler aldatılmış arzu edilen ne-

tice gerçekleştirilmiş ise; artık bu belgenin ikna ve iğfal kabiliyetini taşıyıp taşımadığının

araştırılmasına As.Yrg.Drl.Krl.nun 29.11.1990 tarih ve 1990/159-148 sayılı kararında

belirtildiği üzere suç bütün unsurları yönünden oluştuğu için gerek bulunmamaktadır…”

(As.Yrg.4.D., 26.9.1995, E.629, K.627) Benzer mahiyetteki kararlar için bkz. As.Yar.

DK., 19.10.2000 tarih 2000/142–51 EK; As.Yar.4D., 10.01.2001 tarih 2001/5–1 EK. (

Nakleden:BAL,

Askeri Ceza Kanunu İle İlgili İçtihatlar , s.81-6)

60

Bu açıklama için bkz.As.Yrg.Drl.Krl., 21.4.1988, E.72, K.48.

(Nakleden:Çelen

,

s.308)