Background Image
Previous Page  203 / 473 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 203 / 473 Next Page
Page Background

Hukuk Yargılamasında Dava Sebebi Üzerine Bir İnceleme

202

SONUÇ

Hukuk yargılamasında temel amaç hakikate ulaşmaktır. Zira

mahkeme kararları adli gerçekleri temsil ederler. Bundan dolayı hu-

kuk yargılamasında, mahkeme kararlarının inandırılıcılığı ve güvenir-

liğinden şüphe yahut zaaf duyulmaması esastır. Kaldı ki, kesin hüküm

otoritesinin gereği de bunu gerektirir. Hukuk yargılamasında somut

davaya vücut veren dava sebebi güncel ve dinamik hayat olayıdır ve

yaşamın bir parçasıdır. Kural olarak eşit kişilerin (gerçek-tüzel) özel

hukuka ait şahıs ya da malvarlığı ihtilaflarının çözümlendiği hukuk

yargılamasında, hayat vakıalarının mahkemeye taşınmasında taraf

hâkimiyeti esastır ve hâkimin aktif bir rolü yoktur. Tasarruf ilkesi ge-

reğince bir davanın başlatılması, devamı ve sona erdirilmesine mutlak

taraf hâkimiyeti egemendir. Buna karşın hukuki barış, güvenlik ve is-

tikrarın sağlanmasında medeni yargılama hukukunun hakikate ulaş-

ma amacının tesisi noktasında dava sebebi, yani hayat olayları temel

ehemmiyet arz eder. Zira, hekimin teşhisindeki isabet ve tedavisindeki

sağaltıcılığın, hastanın şikayet ve rahatsızlığını kamilen anlatabilmesi

mesabesinde olması gibi, hakikatin gerçekleşmesi ancak mahkemeye

taşınan hayat olayının doğru, eksiksiz ve gerçek olmasına bağlıdır. Her

ne kadar hukuk yargılamasında tasarruf ilkesi, taraf hâkimiyeti ve ka-

nuni delil sistemi ilkeleri geçerli ise de, bu durum, hâkimin yargılama-

da pasif durumda olduğu sonucunu doğurmamalı, bilakis hâkim de

içtimai hayattaki her insan gibi kendi algı ve izlenimlerinden istifade

etmelidir. Hâkimin pasif konumunda olması; tarafların yanlış, aldatıcı

ve gerçeğe aykırı getirdiği vakıa, bilgi ve delillerin tahakkümü altı-

na girmesini gerektirmemelidir. Zira mahkemenin kararıyla tarafların

getirdiği vakıalar, hükmün temeli haline gelecektir. Hâkim önüne ge-

tirilen somut davadaki hayat olaylarını yaşamın olağan akışı, mantık

ve tecrübe kuralları ile ilk görünüş karinesi gibi ilkelerin ışığında süz-

geçten geçirip, gerçeğe aşikâr uymayan yanıltıcı, yanlış ve aldatıcı va-

kıalara itibar etmemelidir. Kanaatimizce hukuk yargılamasında dava

sebebi kavramı, yargılama hukukunun tüm enstrümanlarında hayat

olayı olarak yeknesak algılanmalı ve uygulanmalı; mahkemeye geti-

rilen bu hayat vakıalarının yanlış, aldatıcı ve gerçek dışı olması yahut

usul hilesi taşıması ihtimalinde hâkime aktif rol verilerek bu vakıalara

itibar edilmemelidir. Zira, dava konusu, yani talep, ancak bir vakıa-

ya dayanılarak talep edilebilirliğindendir ki, soyut hakkın, can suyu