

Kumar ve Bahis Borcu Hakkında De Lege Ferenda Düşünceler
252
Kumar borcunda, borçlu “ödemeye yanaşmazsa zorla ödettiril-
mesi yoluna gidilemez. Bu nedenledir ki “kumar borcu namus borcu
deyimi” yaygın olarak kullanılır. Yani ödeme işi borçlunun insafına
kalmıştır”
40
.
Eksik borçların mahiyeti doktrinde şu şekilde sıralanmıştır: “icra
vasfı bazen lüzumsuzdur; borç muhtevası ahlâka aykırı ise; diğer hâller
genel olarak iktisadî alana ilişkindir”. Ahlâkın emreylediği ödevler ve
sosyal icaplar birinci nevidendir. Meselâ bahşiş verilmesi veya baba-
nın tanımadığı çocuğuna bakması icra vasfının lüzumsuzluğuna örnek
teşkil etmektedir. Bununla beraber hukuk bu muameleyi himaye eder;
ifasını geçerli sayar. “Borç muhtevası ahlâka aykırı ise hükümsüzdür.
Boşanmaya rızayı sağlamak için bir miktar para vaadi, adaba ahlâka
aykırıdır. Aynı surette, mirasın hile ile ele geçirilmesine yardım edecek
bir kimseye ücret tespit eden anlaşma da batıldır. Bu anlaşma ile hiç-
bir alacak meydana gelemez. Bununla beraber, bu neviden taahhütler
ifa edilirse, geri isteme bahse konu olamaz. Zira haksız veya ahlâka
adaba aykırı bir gayeye ulaşmak üzere edimde bulunan kimse hima-
yeye layık değildir”. Sebepsiz zenginleşme hükümleri uygulama alanı
bulur. Kumar ve bahis, İsviçre kantonlarının bazılarında alkollü içki
satışından doğan semen alacağı, kumar teşkil eden vade farklı satışlar,
iktisadi gereklerden ötürü eksik borç sayılmıştır. Kumarı ortaya koyan
işaretler, alacaklı ile borçlu arasında mesleki münasebetin olmaması,
oyuncunun imkânları ile normal olarak sezilebilen zararlar arasında
oransızlık olması, borsa ve hava muamelelerinde, bunların neticeleri-
nin kestirilememesidir
41
.
“Kumardan doğan sözde borç ifa edilince, sözde alacaklı bakımın-
dan hukukileşen bir iktisap sebebi hâlini almaktadır”. Burada yalnız
dava edilebilme niteliği değil, alacağın kendisi de bulunmamaktadır.
“Kumar ve bahis, ifa şartı ile sadece bir iktisap sebebi olarak kabul
edilmesi için, bunlardan mutlaka bir alacak hakkı doğmuş olmasına
ihtiyaç yoktur”
42
.
Başka bir görüşe göre, metin bakımından Türk ve İsviçre borçlar
kanunları arasında fark olsa da, uygulama bu farkı ortadan kaldıra-
40
Zevkliler/Ertaş/Havutcu/Aydoğdu/Cumalıoğlu
, s. 51.
41
Guhl
, s. 159, 160, 161.
42
Tekinay/Akman/Burcuoğlu/Altop
, s. 27.