

Bir İç Hukuk Yolu Olarak Bireysel Başvuru ve Etkinliği Sorunu
44
Kararların gerekçeli olması usûl kuralı da, adil yargılanma hak-
kı unsuru olarak, bu anlamda önem taşır. Anayasa Mahkemesi birey-
sel başvuru incelemelerinde, özellikle kabuledilebilirlik aşamasında,
Anayasa’nın 36. Maddesinde ve AIHS’nin 6. Maddesinde teminat
altına alınan “mahkemeye erişim hakkı“ na özel bir önem atfetmek
zorundadır. Zira “mahkemeye erişim hakkı“ sadece basit bir “kanu-
nen dava açabilme hakkı“ veya “hak arama yolu“ değildir. Gerekçesiz
veya tek tip, “kes, kopyala, yapıştır“ tarzındaki kararların AİHS’nin 6
Maddesinin ihlaline gidebileceği bilinmelidir.
Bir diğer usûl kuralı olarak kanuni süreler de hakkın özüne doku-
nabilecek nitelikte olduğunda AİHM’nin denetimine tabidir. Bu çer-
çevede özellikle AİHM’ye başvuru için öngörülen altı aylık sürenin
hesabında süre başlangıcı için dikkate alınacak nihai kararın tebliği ko-
nusu, özellikle türk hukukundaki uygulama nedeniyle, irdelenmeye
değer niteliktedir. Öncelikle, AİHM içtihadından sözedelim : “ iç hu-
kuk kararının tebliğ edilmesi iç hukukta öngörülmediği durumlarda,
kararın tarafların bilgisine sunulduğu ve tarafların kararın içeriğinden
tam anlamıyla haberdar olabilecekleri tarihi değerlendirmeye almak
uygun olacaktır. Bu nedenle AİHM, Yargıtay kararının ilk derece mah-
kemesi kalemine iletildiği tarihi dikkate almaktadır (Bkz. diğerleri ara-
sında, Evin Yavuz ve diğerleri-Türkiye (Karar), no: 48064/99, 1 Şubat
2005 tarihli karar, Tahsin İpek-Türkiye (karar), no: 39706/98, 7 Kasım
2000 tarihli karar ve Seher Karataş-Türkiye (karar), no: 33179/96, 13
Mart 2001)
82
. Özellikle davanın bir avukat tarafından takip edilmiş
olduğu durumlarda, dava neticesinden haberdar olmak konusunda
ihmalkâr davranışlara, AİHM tarafından, fazla bir özür imkânı tanın-
mamaktadır.
Anayasa Mahkemesi’nin, “bir hükme karşı başvurulabilecek ka-
nun yolunun kalmaması veya baştan böyle bir yolun bulunmaması ile
hükmü[n] şeklî anlamda kesinleş[tiğini]“, “Yüksek İdare Mahkemesi-
nin daireleri veya Daireler Kurulu kararları verildikleri tarihte kesin
olup“, “kararın tebliğinin hükmün kesinleşmesi üzerinde bir etkisi
bulunmayıp tebliğ tarafların kararlardan haberdar olmalarını sağlar“,
82
Bülent Özpolat/ Türkiye
başvurusu, n° 39200/02, 21 Kasım 2006, kabuledilebilirlik
kararının özet çevirisi olup Yargıtay’in internet sitesinden alıntılanmıştır :
http://
www.yargitay.gov.tr/aihm/upload/39200_02.pdf.