

İbralaşmayı Yoksayan Etik İlişki/Yozlaşan Gerekçe
340
Önemlisi ve kadim olanı yargının bilgi kaynakları, yol ve yöntem-
leriyle yollarını ayırmasıdır. Bilgi kaynaklarının değiştiği, dönüştüğü,
yenilenerek zenginleştiği sözün özü her yerden hukukun fışkırdığı bir
çağı fark edemeyen yargı, kaygı ve korkularına teslim oldu, içine kapa-
narak bilgiden uzaklaştı. Hukukun genel ilkeleri, sınırların ötesindeki
hukuk etik değerler kendini aşacak özellikler geliştirirken, yerel hu-
kuk ve yargı tanıdık, bilindik huyları, kendinden menkul, makbul de-
ğerleri, bezdiren fobileri, güçle uyumlu ajandasıyla bilgiyi hafife aldı,
yenilenmeyi ve yaşama bağlanmayı gereksiz gördü, birey için çalışma-
yı, özgürlükleri içtenlikle korumayı her defasında reddetti. Demokra-
tik taleplerle, geliştirdiği kişi hukuku aracılığıyla üşenmeden kirli bir
mücadeleye girişti. Herkesi, geliştirilmiş psikolojik, bilişsel olanaklarla
olup bitenin meşruluğuna ve hukukiliğine inandırdı. Gerekçe, varını
yokunu bu durumun meşrulaştırılmasına adadı, gücü tahkim etmeyi
yegane görevi olarak benimsedi.
Hukukun doğru bilgisi, eleştirel bakış açısı ve karşılaştırmalı hu-
kukla ilişkinin askıya alınmasını felsefi kökler, bilgiye duyarsızlıkla
yaptığı işbirliği, gerisinde yargı, gerekçe ve hükmü besleyecek rezervi
talan ve tahrip eden, tüketen bir tablo bırakmıştır. Felsefi birikim ve
bilgiden yoksunluğun yarattığı kaymalar, sevk ve idari yaklaşım ve
duruşta yozlaşmaya neden olmuş, bozulma devasa hukuki sorunlara,
miadı geçmiş, deva olmaktan uzaklaşmış formüllerle insancıl ve kalıcı
bir çözüm bulmakta akim kalmıştır.
Yargılama bekleneni veremedi, üstelik yaklaşımının anakronik
risklerce sarıldığını da fark edemedi. Vücudu saran bu kusurlar kamu-
sal ve bireysel saygınlık görecek bir hüküm inşa edemedi, hepsinden
mühimi etik bir gerekçe anlayışı geliştiremedi.
Disiplinler arası diyalektiği, aklını el koyan kibrinden ötürü unu-
tan, uluslararası deneyimin vücuda getirdiği bilgiyle şu veya bu ne-
denden dolayı kavgalı akademi ile hukuk eğitimi yeteri performansı
sağlayamadı. Üst dereceli yargı yerlerinin gerekçe denetimi için ivedi-
likle gereksinim duyduğu malzeme, teori ve kuramı üretemedi, oluş-
turamadı, inşa edemedi. Akademiden eli boş dönen uygulama, bil-
giyle beslenebilen bu destekle ayakta durabilen modeller için kabusa
dönüştü.