

Suçların İhbarı ve İhbarcıların Korunması
394
şeklinde cezasızlık haline yer verilmiştir. 278. maddede de buna ben-
zer şekilde yakın akrabalar yönünden cezasızlık haline yer verilseydi
iptal edilmeyecekti.
TCK’nun 333. maddesinde de “devlet sırlarından yararlanma,
devlet hizmetlerinde sadakatsizlik” suçları düzenlendikten sonra 4.
fıkrada “bu maddede tanımlanan suçların işleneceğini haber alıp da
bunları zamanında yetkililere ihbar etmeyenlere, suç teşebbüs dere-
cesinde kalmış olsa bile hapis cezası verileceği” hükme bağlanmıştır.
5. Tanık Koruma Kanunu
27.12.2007 tarih ve 5726 sayılı Tanık Koruma Kanunu
17
hukuku-
muzda önemli bir boşluğu doldurmakta birlikte kapsamı Kanun’da
gösterilen kişi ve suçlarla sınırlıdır.
Kanunun amacı, ceza muhakemesinde tanıklık görevi sebebiyle,
kendilerinin veya bu Kanunda belirtilen yakınlarının hayatı, beden
bütünlüğü veya mal varlığı ağır ve ciddi tehlike içinde bulunan ve ko-
runmaları zorunlu olan kişilerin korunması amacıyla alınacak tedbir-
lere ilişkin esas ve usulleri düzenlemektir (m.1).
18
Tanık Koruma Kanunu’na göre “
Tanık:
Ceza muhakemesinde ta-
nık olarak dinlenen kişiyi, tanık sıfatıyla dinlenen suç mağdurlarını ve
bu Kanunda belirtilen yakınlarını ifade eder.” (m.2)
17
05.01.2008 tarih ve 26747 sayılı Resmi Gazete. Kanunun uygulanmasına ilişkin
“Cumhuriyet Başsavcılıkları ve Mahkemelerce Alınacak Tanık Koruma Tedbir-
lerine İlişkin Esas ve Usuller Hakkında Yönetmelik”, 11/11/2008 tarih ve 27051
sayılı Resmi Gazete.
18
Kanunun genel gerekçesine göre; “Suç ve suçlulukla mücadelenin etkin yöntem-
lerinden birisi de yargılamanın her hangi bir aşamasında mutlak maddi hakikatin
gerçekleştirilmesine yardımcı bir suje olarak tanıkların ve dolayısıyla bunların ya-
kınlarının korunmasıdır. Klasik ceza yargılamasında olduğu gibi günümüz çağdaş
ceza muhakemesi hukukunda da, tanıklık ve dolayısıyla tanık beyanı, ceza adalet
sisteminde vazgeçilmez bir delil olma özelliğini halen korumaktadır. Bu nedenle,
hangi hukuk sistemi benimsenirse benimsensin, ceza adalet sistemi tanıksız ola-
rak işleyemez. Tanık, suçun işlenmesinden ve dolayısıyla soruşturma evresinden
başlayarak kovuşturma evresinin sonuna kadar, başka bir anlatımla yargılamanın
kesin hükümle sona ermesine kadar, her aşamada çok büyük öneme sahiptir.
Yargılamanın başarıyla ve hakkaniyete uygun bir şekilde sonuçlandırılarak, cezaî
uyuşmazlığın çözümlenmesi, çoğu zaman tanıklarla kurulacak ilişkinin şekline
bağlıdır. Suçsuzluk karinesi, silahların eşitliği, susma hakkı, kendisini ve yakın-
larını suçlayıcı beyanda bulunmaya zorlanamama ilkeleri, başka delillerle ispat
imkanı bulunmayan durumlarda tanıklarla işbirliğini zorunlu kılmaktadır.”