

TBB Dergisi 2013 (109)
Uğur ERSOY
205
keme içtihatları
2
, kusursuz suç ve ceza olmaz prensibinin varlığını
Anayasa’da da ifadesini bulan insan onurunun korunması
3
, ceza so-
rumluluğunun şahsi olması
4
ve daha da önemlisi hukuk devleti pren-
sibinden isabetli bir şekilde çıkartmaktadır
5
. Böylelikle, fail hakkında
2
BVerfGE 9, 169; 20, 331; 23, 132; 25, 285; 41, 125; 45, 259; 50, 133; 54, 108; 57, 250,
275; 91, 27; 96, 140; Türk Anayasa Mahkemesi de vermiş olduğu bir kararda ku-
sur prensibine işaret etmiştir:
“Çağdaş ceza hukukunun önde gelen özelliklerinden biri
kusurlu sorumluluğu benimsemiş bulunmasıdır. Ceza hukukçularının büyük bir çoğun-
luğuna göre, bir insan davranışı olmadan suç olmaz, ancak onun bu davranışı nedeniyle
ortaya çıkan sonuçtan sorumlu tutulabilmesi için de, o davranışının en azından kusurlu
bulunması gerekir. Böylece modern ceza hukuku, objektif sorumluluğu terk ederek ‘kusur-
suz suç olmaz’ anlayışını ceza hukukunun temel bir ilkesi olarak kabul etmiştir.”
(AYM,
19.02.2009 T., 2006/72 E., 2009/24 K., R.G. 25.06.2009 – 27269.)
3
Alman Anayasa Mahkemesi, kusur prensibini sadece hukuk devleti prensibinin
genel ilkelerinden değil, aynı zamanda insan onuruna saygı gösterilmesi zorunlu-
luğundan da çıkartılması gerektiği sonucuna varmaktadır, bkz. Jakobs, Günther,
Das Schuldprinzip, 1993, s.7 ve dn.2’deki kararlar.; Kanaatimizce aynı husus Türk
Hukuku bakımından da geçerlidir. Çünkü Anayasa’nın Başlangıç Kısmı’nda in-
san onuruna açıkça vurgu yapılmıştır. Anayasa’nın 176. maddesine göre Başlangıç
Kısmı da Anayasa metnine dahil olduğu için, Alman Anayasa Mahkemesi’nin söz
konusu bu kararının Türk Hukuku bakımından da yol gösterici nitelikte olduğunu
rahatlıkla ifade edebiliriz.
4
Jescheck’e göre, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 38. maddesinde ifadesini bu-
lan, ceza sorumluluğunun şahsiliğine ilişkin ifadenin, kusur prensibinin kabulü
olarak anlaşılması gerekmektedir, bkz.Jescheck, Hans-Heinrich, “1989 Türk Ceza
Kanunu Öntasarısının Genel Hükümleri Hakkında Karşılaştırmalı Bir İnceleme”
(Çev.: Adem Sözüer), Türk Ceza Kanunu Tasarısı İçin Müzakereler, Konya 1998,
s.29; buna karşılık Ünver’e göre, ceza sorumluluğunun şahsi olduğu şeklindeki
ilke, doktrinde kusurlu sorumluluk olarak anlaşılmakla birlikte, aslında bu ilkeyi
kusurlu ve fiilin (eylemin ve nedensellik bağının) bulunduğu ve bunun da ispat-
landığı durumdaki ceza sorumluluğu olarak anlamak gereklidir. Başka bir deyişle,
bu ilkenin aksi anlamında kullanılan ve ceza sorumluluğunda yeri bulunmaması
gereken objektif sorumluluk, doktrinde genelde sadece kusursuz sorumluluk ola-
rak anlaşılmakla birlikte, kusursuz ve/veya eylemsiz (veya eylemin veya neden-
sellik bağının ispatlanmadığı) ceza sorumluluğu olarak kabul edilmelidir. Nitekim
TCK’nın 20. maddesinin 1. fıkrasının iknici cümlesinde de kusur unsuruna atıfta
bulunulmaksızın başkasının eyleminden sorumluluğun olmadığının düzenlen-
mesi de bu görüşü doğrulamaktadır, bkz. Ünver, Yener, “YTCK’da Kusurluluk”,
CHD, Yıl:1, Sayı:1, Eylül 2006, s.48.
5
Frister, Schuldprinzip, s.13, 18; Reineke, Trunkenheit, s.46; Jescheck, Alman Ceza
Hukukuna Giriş, s.9; Jescheck, Öntasarı, s.30; Satzger, Helmut, “Die objektive Be-
dingung der Strafbarkeit”, JURA 2006, s.110; Leipold, Klaus, Anwaltkommentar
StGB, Bonn 2011, Vor §13 Rn.32; Ozansü, Mehmet Cemil, Ceza Hukukunda Kast-
tan Doğan Sübjektif Sorumluluk, Ankara 2007, s.19 dn.1; Hirsch, Hans Joachim,
“Kusur İlkesi ve Ceza Hukukundaki Fonksiyonu” (Çev.: Yener Ünver), Türk Ceza
Kanunu Tasarısı İçin Müzakereler, Konya 1998, s.297, 315; Schlosser, Peter, Der
Grundsatz ‘keine Strafe ohne Schuld’ als Verfassungsnorm, Würzburg 1961, s.27
vd.