

Soruşturmanın Gizliliği ve Müdafinin Dosyayı İnceleme Yetkisi
474
dir. İkinci fıkra hükmünden bu şekilde bahsederken bir yanlış anlaşıl-
ma ihtimalini de ortadan kaldırmak gerekir. Sonuçta yerinde alınacak
bir gizlilik kararı sonrasında çoğu soruşturma safhası daha etkili bir
biçimde yürümekte, adli düzen sonunda maddi gerçeklere daha kolay
ulaşılmaktadır. Sanığın kovuşturma safhasında işlediği suç bu safha-
da toplanan deliller sayesinde ortaya çıkarılmakta, verilecek ceza ile
de toplumdaki adalet duygusunu korumaktadır. Ancak bu araştırma
çerçevesinde ortaya çıkan, kişilerin kutsal savunma hakkını zedeleyen
unsurları göz ardı etmek mümkün değildir. CMK 157’de öngörülmüş
savunma hakkına zarar vermeme koşulu, CMK 153/2’de yer alan so-
ruşturmanın amacının tehlikeye düşmesi ihtimaline çoğu zaman kur-
ban edilmektedir. Türk Yargısının, ülkemizin müdafilik kurumuna
genel bakış açısından da kaynaklanan anlayış ile beraber, savunma
hakkını pek çok olayda ikinci planda tuttuğu kabul edilmelidir. Sürek-
li soruşturmanın selametini düşünen adli mercilerin ülkedeki uygula-
mada ne noktada olduğunu bu bölümde daha detaylı inceleyeceğiz.
II) TÜRK YARGISI VE SAVUNMA HAKKI
A) Kolluk-Savcı-Hakim İlişkisi
Daha önce “iddia makamı açısından soruşturmanın gizliliği”
bölümünde belirttiğimiz üzere sulh ceza hakimleri 153/2 üzerinden
kendilerine ulaşan gizlilik taleplerinde, savunma açısından bir değer-
lendirme yapmadan, savcılık lehine karar verme eğilimindedir. Bu
talepler açısından tekdüzeleşmiş yargı sistemine ek olarak benzer bir
sorun kolluk nezdinde de yaşanmaktadır. Kolluk genelde uygulama-
da müdafinin dosyayı incelemesine veya dosyadan örnek almasına
savcılıktan gelecek emre kadar izin vermemektedir. Hatta bazen hiç
böyle bir savcılık emri olmamasına rağmen “ne olur ne olmaz kendimi
güvene alayım” mantığıyla sorumluluktan kurtulmaya çalışılmakta-
dır
15
. Müdafinin dosyayı inceleme yetkisi ancak sulh ceza hakiminin
kararıyla kısıtlanabilecek iken kolluk amirlerinin kendilerine bu hakkı
devretmeleri kabul edilemez bir durumdur. Bu anlayışı sadece kendi-
ni güvene alma korkusu ile de açıklamak mümkün değildir, çünkü bu
tür gayrimeşru kısıtlamaları mevzuatı çok iyi bilen savcılık makamı-
nın da emrettiği görülmektedir. Cumhuriyet Savcısının kesinlikle böy-
15
Kocaoğlu, a.g.e., s. 173.