

Soruşturmanın Gizliliği ve Müdafinin Dosyayı İnceleme Yetkisi
472
muhakemenin tümüyle yapılamaz hale gelmesine sebebiyet verilecek-
tir
9
. Bu konu bağlamında kısıtlama kararının her maddi olayda savun-
ma hakkını ihlal edeceğini söylemek mümkün değildir. Bu yönde Av-
rupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin de verdiği kararlar mevcuttur. Bu
kararlar detaylı olarak “AİHM Kararlarında Müdafinin Dosyayı İnce-
leme Yetkisi” bölümünde incelenecektir. Şu an için maddenin detaylı
incelenmesine devam edilecektir.
Maddenin 3. fıkrası yukarıda bahsi geçen kısıtlama kararı bulun-
sa dahi engellenemeyecek dosya içeriklerinden bahsetmektedir. İfade
tutanakları, bilirkişi raporları ve kişinin hazır bulunduğu diğer adli
işlemlere ilişkin tutanaklar hakkında kısıtlama kararı verilememek-
tedir. 3. fıkrada bahsi geçen belgelere müdafi soruşturma evresinde
her zaman erişebilmektedir. Burada uygulamada ortaya çıkan ilginç
bir noktaya değinmek gerekecektir. Yeni CMK neredeyse tüm ceza
muhakemesi işlemlerinde, delil toplama safhasının birçok noktasında
müdafinin hazır bulunmasını kabul etmiştir. Örneğin bir keşifte hazır
bulunan müdafinin bizzat delillerin toplanması sırasında gözleriyle
şahit olduğu işlemleri daha sonra dosyada incelemesinin yasak olması
mantığa sığmamaktadır
10
. 3. fıkrada mutlak belgeler ve işlemlerin tah-
didi olarak sayılmasında bu kadar dar düşünülmesinin uygulamada
enteresan sonuçlara vesile olduğunu söyleyebiliriz. Şunu da ekleye-
lim; geçen senelerde Terörle Mücadele Kanunu çerçevesinde bu mut-
lak belgelere dahi yasaklamalar getirilmiştir. Bu konudaki detaylı in-
celemeyi aşağıda ayrı bir başlıkta yapacağız.
Bu noktada dosyayı inceleme yetkisinin zamansal olarak hangi
aralığa denk geleceğini ve bu noktada tartışılan bir problemi inceleye-
ceğiz. Soruşturma safhasında verilecek gizlilik kararının dahi hüküm-
süz kalacağı bir nokta belirlenmiş bulunmaktadır. 2005 yılında 5353
sayılı yasayla 4. fıkrada yapılan değişiklikle müdafinin “iddianamenin
mahkeme tarafından kabul edildiği tarihten itibaren” dosya içeriğini
ve “muhafaza altına alınmış delilleri” inceleyebilmesi öngörülmüştür.
Burada dikkat edilmesi gereken iki husus bulunmaktadır. Birincisi
bu iznin ancak “iddianamenin kabulüyle cereyan etmesi”, ikincisi de
“muhafaza altına alınmış deliller” ibaresiyle savunmaya belli sınır-
9
Veli Özer Özbek, Ceza Muhakemesi Hukuku, Ankara, Seçkin Yayıncılık, 2006, s.
229.
10
Öztürk/Erdem, a.g.e., s. 351