Background Image
Previous Page  406 / 533 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 406 / 533 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2014 (111)

Murat Volkan DÜLGER

405

menin 3. maddesiyle elde edilen delillerin dışlanmasını gerektirebile-

ceği ihtimalini yok saymadığını açıkça ifade etmiştir. Ancak Mahkeme,

başvuru konusu olayda bu mesele hakkında karar vermenin gerekli ol-

madığını ifade etmiştir. Mahkeme, soruşturma sırasında yasaklanmış

yöntemle sorgulamanın başvurucunun yargılanmasında devam eden

bir etkiye sahip olup olmadığını ve kendisi için dezavantajlar doğurup

doğurmadığını incelemesinin gereksiz olduğunu belirtmiştir.

Sonuç

Yukarıda incelemiş olduğumuz karar, hem verilmesini gerektiren

olay hem de yapılan yargılama sonucunda ulaşılan sonuç açısından

çarpıcı ve etkileyicidir. Olay, gerçekten de kamu vicdanında derin et-

kiler bırakan, bu kadar da olmaz dedirten, insanları inandıkları değer-

lerin dışına çıkarak değer yargısında bulunmaya zorlayan niteliktedir.

Olayın soruşturulması ve kovuşturulması da aynı şekilde, işkence teh-

didi ile delil elde edilmesi ve bu delillere dayanılarak hüküm kurul-

ması nedeniyle benzer niteliktedir. Dolayısıyla ayrıntılı bir incelemeyi

hak eden ve bundan ceza muhakemesi politikası açısından sonuçlar

çıkartılmasını gerektiren gereken bir karadır.

Nasıl ki suç politikası hangi eylemlerin suç olmaktan çıkartılma-

sını ya da yeni suç tiplerini oluşturulmasını, hangi suça ne kadar ceza

verileceğini, hangi eylemlerin daha önemli suçlar olduğunun belirlen-

mesi gibi çeşitli işlevleri yerine getirmek suretiyle yaşayan ceza huku-

kuna yön veriyorsa; ceza muhakemesi politikası da hangi yöntemlerle

suç soruşturma yapılacağı, hangi delillerin kullanılıp, hangilerinin dış-

lanacağı, hangi suça neredeki ve hangi mahkemenin bakmakla görevli

olacağı gibi işlevleri yerine getirmek suretiyle ceza muhakemesi hu-

kukuna yön vermelidir. Bu yön verme bazen yasa normlarıyla, bazen

ceza muhakemesi hukukunun genel ilkeleriyle, bazen de mahkeme

içtihatlarıyla yapılmaktadır.

AİHM bu kararıyla, içtihat yoluyla ulusal ceza muhakemesi po-

litikalarının oluşturulması bağlamında önemli bir görüş belirtmiştir.

Ancak bize göre bu görüş ileriye atılan bir adım değil, tam tersine bu

alandaki çeşitli kazanımların kaybına yol açabilecek geriye doğru atıl-