Background Image
Previous Page  295 / 413 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 295 / 413 Next Page
Page Background

Anayasa Mahkemesinin Eylemli İçtüzük Kuralına İlişkin İçtihat Değişikliğinin Gerekçesi Üzerine

294

olduğunu söyleyip davayı reddetseydi, tüze (hukuk) devleti ilkesine çok ağır

bir darbe vurulmasına yol açacaktı. Yüce mahkeme böyle bir sorumsuzluk ser-

gilemekten kaçındı ve verdiği tarihi bir kararla tüze devleti için ne denli vazge-

çilmez bir koruyucu olduğunu gösterdi.

58

Bir karşılaştırma yapılarak bu örnek çerçevesinden bakıldığında,

1982 Anayasa’sındaki şekil denetimine ilişkin düzenlemenin

anayasal

devleti

gerçekleştirmek bakımından bir geriye gidişi ifade ettiği sonu-

cu çıkarılabilir.

59

AYM maddenin açık gerekçesine rağmen, 12 Eylül

darbesinin vesayeti zayıflamaya başladığında, 1990’lı yılların başında

bir içtihat geliştirerek yeniden 1961 Anayasası dönemindeki gibi şekil

denetimi yapmaya başlamıştır. Kullandığı gerekçe son derece basit ve

haklıdır: Normlar hiyerarşisi gereğince alt norm üst norma aykırı ola-

mayacağına göre, alt norm olan İçtüzüğün de Anayasa’ya uygun olma-

sı gerekir. Yapılan bir uygulama ya da doldurulan bir boşluk, anayasa-

ya aykırı ise, bu uygulama yöntem kurallarına uyulmadan çıkarılmış

yeni bir içtüzük kuralı, ya da eylemli içtüzük kuralı ya da içtüzük nite-

liğinde kural olarak değerlendirilip, İçtüzüğün Anayasa’ya uygunluğu

çerçevesinde denetime tabi tutulmalıdır.

Bu çerçeveden bakıldığında AYM’nin ilk olarak 2008 yılında ver-

diği ve 2012-2013 yıllarında tekrar ettiği yeni içtihadı, 1991 öncesine

bir

geriye gidişi

ifade etmektedir. Geriye gidiş iki yönlüdür: Hem za-

man bakımından geriye gidilmiştir hem de değerlendirmenin içeri-

ği bakımından geriye gidilmiştir. AYM, yargı erkinin bir parçası ve

kuvvetler ayrımı ilkesinin bir gereği olarak siyasal sistemin anayasal

sınırlar içine çekilmesini sağlamaya çalışacağı yerde, kanunların ya-

pılmasında uyulacak yöntem kuralları bakımından yasama organını

tümüyle özgür bırakma yolunu seçmiştir. Bu durumda Anayasada

yer alan yöntem kurallarının da bir anlamı kalmamıştır. Çünkü ya-

sama organı bu kurallara tümüyle aykırı davranarak bir düzenleme

yaptığında, bu kurallara uymamanın denetimini yapacak bir kurum

58

Eroğul, 2000, s. 35

59

Aslında bu geriye gidiş 1980 öncesi döneme bir tepkinin ürünüdür. Tanilli

AYM’ye bu dönemde genel olarak bir tepki duyulduğunu şu sözlerle anlatmak-

tadır: ...Anayasa Mahkemesinden yakınan...partiler eğer TBMM›nde Anayasa

değişikliği yapmaya yetecek bir çoğunluk oluşturmayı başarırlarsa, Yüce

Mahkemenin yetkilerini, 1971›de gerçekleştirilenden çok daha kapsamlı biçimde

daraltmayı deneyecekleri açıktır

(Tanilli, 1982, s. 630). 1980 sonrasında bu daralt-

ma partiler tarafından değil askeri cunta tarafından yapılmıştır.